Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Anayasa’nın 18 maddesinde yapılacak değişikliğin ikinci tur oylaması başlarken, Türk Parlamenterler Birliği (TPB) İzmir Şubesi, yapılacak değişiklerin Türk siyasetine ve devletin yönetim sistemine olacak etkilerini masaya yatırdı.
“Anayasada Madde Değişikliği Mi, Rejim Değişikliği Mi?” başlıklı konferansta konuşan TPB İzmir Şubesi Başkanı ve 20. Dönem Milletvekili Avukat Metin Öney, Anayasa’da 18 maddede değişiklik yapılmasına rağmen 40’tan fazla maddeye atıfta bulunulduğunu hatırlatarak, olası referanduma ilişkin dikkat çeken bir önerilerde bulundu.
Anayasa değişikliğinin, TBMM tam üye sayısının üçte birinin yazılı teklifi ve nitelikli çoğunluğa karşılık gelen beşte üçünün evet demesi ile referanduma sunulduğunu vurgulayan Metin Öney, buna karşılık referandumda yarıdan bir fazlasının “evet” demesi ile yürürlüğe girmesinin çelişki olduğunu söyledi.
// 38-40 MİLYON “EVET DEMELİ”
Türkiye’de yaklaşık 60 Milyon seçmen bulunduğunu, bunun en az 10 Milyonunun seçimlerde oy vermeye gitmediğini anımsatan Öney, şu değerlendirmeyi yaptı:
“25 Milyon kişinin tercihi 80 Milyonluk ülkenin kaderini değiştirmekle kalmıyor, ülkede rejim değişikliği anlamına gelecek uygulamaların önünü açabiliyor. TBMM’de görev yapan milletvekilleri ülke ortalamasının üzerinde bir eğitim ve bilinç seviyesine sahipler. Böyle bir Meclis’in referandum kararı alabilmesi için nitelikli çoğunluk olan 330 milletvekilinin ‘evet’ demesini istiyoruz ama referandumda oy vereceklerin yarısından bir fazlasının ‘evet’ demesini yeterli sayıyoruz. Bu açık bir çelişkidir. Unutmayalım ki referandum bir seçim değildir. Dolayısıyla bu anayasa oylamasına halkın yarısı değil de üçte ikisi onay veriyorsa, ki yaklaşık 38 ilâ 40 Milyon vatandaşa karşılık gelir, bu kararı öpüp başımıza koyarız.”
// “SEÇİM ANLAMSIZ HÂLE GELECEK”
“Türkiye’nin Kıbrıs harekâtından sonra ilk kez sınırlarının dışında cephe savaşı verdiğini, içeride bir terör girdabında yaşarken ekonomide çok ciddi sorunlarla boğuştuğuna” işaret eden Metin Öney, Anayasa ve referandum tartışmalarının zamanlamasının uygun olmadığını vurguladı.
Öney, Anayasada yapılacak değişikliklerin 2019 yılı Kasım ayında yürürlüğe girecek olmasına rağmen, yaklaşık üç yıl önceden tartışılıp oylanmasına da anlam veremediklerini de kaydetti.
Türkiye’de sayıları yüze yaklaşan Hukuk Fakültelerinin, devletin yapısında köklü ve geri dönülemez değişiklikler içeren Anayasa değişliğine karşı hiçbir görüş beyan etmemesini de anlamlı bulduklarının altını çizen TPB İzmir Şubesi Başkanı Metin Öney, şöyle devam etti:
“MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin, ‘fiili durumu hukuki hale getirelim’ demesi ile bu sürecin adeta yangından mal kaçırır gibi hızlandığına tanık olduk. Dünya pozitif hukuk literatüründe böyle bir yaklaşım bulunmuyor. Anayasası olan devlet ile anayasal devlet birbirinden çok farklı kavramlardır. Böylesine hayati bir konuda Hukuk Fakültelerimizden, birkaçı hariç barolardan, üniversitelerden, iş dünyasından, sivil toplum kuruluşlarından hiçbir ses duyamıyoruz. Bu değişikliklerin yürürlüğe girmesi ile Türkiye’de seçim yapmak anlamsız hâle gelecektir. Herhangi bir parti 350 milletvekili çıkarsa dahi iktidara gelemeyecek, seçmenine hiçbir vaat veremeyecek, bütçe dahi yapamayacaktır. Şayet Cumhurbaşkanı aynı partiden ise, onun himmetine sığınmaktan başka çaresi kalmayacaktır. Bir tek yetkileri elinde tutanın özgür olacağı bir düzen getirilmek istenmektedir. O halde bu telaş, bu acele niye diye sormak hakkımızdır.”
// “ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ , ANAYASAYA AYKIRI”
Metin Öney, yapılacak değişikliğin mevcut Anayasaya aykırılıklar taşıdığını da iddia etti. Egemenliğin kullanılmasının hiçbir kişi ya da kuruluşa bırakılamayacağının Anayasada açık şekilde yazılmasına rağmen; Cumhurbaşkanına aynı zamanda parti başkanı olacağı için milletvekillerini, belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini tek başına seçme hakkı tanındığını belirten Öney, “Cumhurbaşkanının tek seçici olması hatta TBMM’yi feshetme ve egemenlik hakkı olan bütçe yapma yetkisi olması, egemenliğin devri anlamına gelir ve bizatihi Anayasaya aykırıdır. Yetki kullanan Cumhurbaşkanı’nın Meclis’e karşı sorumluluğu olmayacak. Gensoru verilemeyecek, güvenoyu istenmeyecek. Bu durumda Cumhurbaşkanı Olağanüstü Hal ilan edip Anayasa’yı dahi değiştirebilir” dedi.