İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Modeli’nin çıkış noktasına dair değerlendirmelerde bulundu. Bu modelin 2004 yerel seçimlerinde 12 kişilik bir arkadaş grubuyla yaptıkları çalışmaların ardından ortaya çıktığını söyleyen Kocaoğlu, "2004- 2005 yılında bir stratejik plan yaptık. Bu plan Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından İngiltere’ye gönderildi. Bu konuda uzmanlaşmış bir kuruluş da planı değerlendirdi. Bizim planımız 2005 yılında birinci oldu. Kayseri’yi de bizim yanımıza eklediler, doğruyu söylemek gerekirse. Biz o plandaki projelerin süresinin nasıl dağıtalım diye 3 arkadaşımızla fiyatlandırdık. 2017 yılına kadar yatırımları uzattık. 12 senelik bir projeksiyon çıktı. Kentin ihtiyaçlarının kent kaynaklarıyla yapılması için 2017 yılı çıktı" dedi.
'TÜRKİYE’NİN 3’ÜNCÜ BORÇLU BELEDİYESİYDİK'
Aziz Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde ve göreve geldiğinde, kurumun Türkiye’nin 3’üncü borçlu belediyesi olduğunu belirterek, “Belediyenin o zamanki para ile 1 katrilyon borcu vardı. Borçları ödemeye başladık. Eğer sağlam bir finans yönetiminiz yoksa, yatırımlarınızı yapamazsınız. O dönem bize hiçbir banka kredi vermedi. Devlet bankalarının ve diğer bankaların genel müdürlüklerini dolaştım ama kimse kredi vermedi. Sonra sıkıştıkça kısa vadeli kredi almaya başladık. Borcumuzu ödedik. Şimdi kefilsiz olarak borçlanmaya başladık" dedi.
'TARIMI AĞZINA ALMAYANLAR BUNU KONUŞMAYA BAŞLADI'
Türkiye'deki ekonomik krize de değinen Aziz Kocaoğlu, isim vermeden eleştirilerini de sıralayarak şunları söyledi:
"Tarımı ağzına bile almayanlar, şimdi tarımı konuşmaya başladılar. Üretimi ağızlarına almayanlar üretimi konuşmaya başladılar. Niye? Geldiğimiz nokta, çıkış yolu olmadığını gösteriyor. Ekonomi ve siyaseti en az 50 yıldır takip ederim. Ben bu Türkiye’de bugün uygulanan ekonomik sistemin, varsa kalkınma modelinin doğru olmadığını, kesinlikle dışarıdan hem satacak parası olan hem satacak malı olan devletlerin sistemi olduğunu düşünüyorum. Bizim sistemimizin bu olmadığına, bu sistemle bizim hep ütüleceğimize, parası olanın yüksek faizle para satacağına, malı olanın yüksek fiyattan mal satacağına, bizim kaynaklarımızın giderek zayıflayacağına üniversite yıllarından beri inanmış bir kardeşinizim. Modeli bunun üzerine oturtmak zorundaydık. Sadece finans sektöründeki oyunlarla bu ülkenin kalkınamayacağını biliyorum. Ama katma değeri yüksek ürün üreten ülkelerin ve uluslararası şirketlerin çok daha fazla büyüyerek gelişeceğini yıllar önce tespit etmiştim. Şimdi bu konuda ekonomistler konuşmaya başladı. Ama ne kadar fırtına atlattık? Türkiye’de darbelerle, muhtıralarla müdahaleler yapıldı. Enflasyon tarihlerini izlerseniz bu askeri müdahalelerin ekonomiyle alakalı olduğunu görürsünüz."
'UNIVERSİADE ZAMANINDAN PROTOKOL ÜYELERİNİ YATIRACAK OTEL YOKTU'
İzmir’in turizm, hizmet sektörü ve kültür sanat alanında potansiyelinin olduğunu vurgulayan Kocaoğlu, UNİVERSİADE yapılırken İzmir’e gelenleri yatıracak otel bulamadıklarını söyleyerek, "Bugün İzmir kim ne derse desin, ciddi bir gelişme içindedir. İzmir 1970’li yıllarla 2000’li yıllar arasındaki bu tozlanmış durumdan kopmuştur. Bunu yatak kapasitesinden, turizm gelirinden, hizmet sektöründeki açılan iş yerlerinden anlıyoruz. Protokolü ağırlayacak otel yoktu, yaptırdık" dedi.
İZMİR ULAŞIMINDA ÖNEMLİ ADIM
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir süredir kentte hizmet veren minibüslerin de toplu taşımaya entegre olması için çalıştığını hatırlatan Kocaoğlu, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından ulaşımın tek çatı altında toplanacağını belirtti. Dolmuş esnafı ile yaptıkları görüşmenin detaylarını da paylaşan Aziz Kocaoğlu, şöyle dedi:
"3 bin adet kooperatif ve birlik üyesi olan dolmuşlardan kimi düzgün çalışıyor kim başıboş çalışıyordu. Bunun böyle olmayacağını düşündük. Bir sistem kurmamız gerektiğine inandık. Sistemi kurduk. Yasal mevzuatı da son parlamentoda geçti. Bu da Türkiye’ye örnek olacak bir modeldir. Garajları biz çalıştıracağız. Araçların yaşını, temizliğini, şoförün kontrolünü yapacağız, parayı da biz toplayacağız. Herkesin hakkını vereceğiz. Düşük ücretli ya da ücretsiz taşıdığımız yolcuyu biz telafi edeceğiz. Milli serveti boşa harcamayacağız. Her iki tarafın da karlı çıkacağını düşünüyoruz. Belediyenin de kooperatiflerin de ülke kaynaklarının da karlı çıkacağı bir sistemi oturttuk. Seferihisar ve Urla ile anlaştık. Seçim geldi, ‘başkan adaysan yeni araçları alalım, ama sen de aday değilsin bizi borca sokma, gelen adam ne yapar bilmiyoruz’ dediler. Uygulamayı 31 Mart seçimlerinden sonraya bıraktık. Onlarla yine bir toplantı yapacağız. ‘Hazırlıklarınızı yapın, seçimden sonra kim gelirse gelsin bu sistemi uygulayacak, başka çaresi yok’ diyeceğiz."
Kocaoğlu, açıklamasının sonunda, yerel seçimlerin yaklaştığını anımsatarak, "4 ay sonra bırakıyorum. Parti ayrımı yapmaksızın söylüyorum. Umuyorum aynı düşünce, felsefe ve dünya görüşünde birisi mutlaka gelecektir. Bizden teslim aldığı bayrağı daha iyi yerlere taşıyacaktır" diye konuştu.
'KATKI VERMEKTEN ONUR DUYDUK'
Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Cemali Dinçer İzmir Modeli'nin önemine dikkat çekerek, "Kendimizi uluslararası bir kent üniversitesi olarak tanımlıyoruz ve stratejik planımızın bir gereği olarak, yerelde toplumsal katkı sağlama anlayışıyla üniversitemizi yönetiyoruz. Bu bağlamda, yönetimimiz, akademisyenlerimiz ve öğrencilerimiz tüm sosyal ve bilimsel etkinliklerinde İzmir’in değerlerini öne çıkaran bir anlayış içindedirler. Yerel Yönetimde İzmir Modeli Sempozyumu’na, üniversitemizin bu anlayışımızın gereği olarak memnuniyetle ev sahipliği yapıyoruz. İzmir’imizin saygın üniversitelerinden de birçok değerli akademisyen tarafından hazırlanan İzmir Modeli çalışmasının sonuçlarının sunulacağı ve tartışılacağı bu sempozyumun bilimsel değerine bu şekilde katkı verebilmekten onur duyuyoruz" dedi.