Ülkenin en önemli sorunlarının başında işsizlik olduğunu ve işsizlik rakamlarının çift haneli rakamlardan aşağıya inmediğine dikkat çeken İzmir Ticaret Odası (İTO) Başkanı Ekrem Demirtaş, “İki haneli rakamları görmek istemiyoruz. Ama işsizlikte ise çift haneler var ve artmaya devam ediyor. Türkiye genelinde işsiz sayısı 2016 yılı Ekim döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 500 bin kişi artarak 3 milyon 647 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise % 11,7 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik, Nisan 2016’dan beri bir tırmanış içerisinde. Genç işsizlik oranı % 20’nin üzerine yerleşti. Her gün onlarca CV geliyor, onlara çare olamıyorum, bu da içimi acıtıyor” diye konuştu.
Dünyada ve Türkiye’de artan terör ve ekonomik çalkantıların yeni yılın gidişatını pek iyi etkilemeyeceğini kaydeden İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, “Dünya Bankası, Türkiye’nin 2017 yılı büyüme beklentisini % 3,5’den % 3’e indirdi. Ekonomik güven endeksi Aralık ayında bir önceki aya göre %18,5 oranında azaldı. Trump’ın ekonomi ve siyasette izleyeceği politikalar, FED’in faiz artışı kararları, Referandum, Komşularımızdaki savaşlar, Artan siyasi gerginlik, Terörle mücadele yeni yılda ekonomimizin gidişatını belirleyecek” dedi.
“Dolar barometremiz”
Döviz artışı karşısında iş dünyasının ihtiyatlı olması gerektiğine vurgu yapan İTO Başkanı Demirtaş, “Dolar, uzun yıllardan bu yana barometremiz. Şu günlerde Lira karşısında devamlı yeni rekorlar kırıyor. 2016 yılının Ocak ayında Dolar 2,99, Euro 3,22 idi.
2017 yılının Ocak ayında Dolar 3,91, Euro 4,16’ya kadar çıktı.
Paramız, bir yıl içinde Euro ve Dolar karşısında yaklaşık % 30 oranında değer kaybına uğradı. Kur istikrarının bu denli bozulması, fiyat istikrarına kaçınılmaz olarak yansıyacaktır.
Dövizdeki yükseliş Merkez Bankasını harekete geçirdi” dedi.
“Üyelerimiz zor durumda”
2003 sonunda 18 milyar Dolar olan özel firmalar “döviz pozisyon açığı” 12 kat artarak Ekim 2016'da 212,6 milyar Dolara fırladığına dikkat çeken Demirtaş, “Dövizle borçlanan üyelerimiz zor durumda. Vadeli işlemler ile kur zararlarının bilançoda tamamen 2016 yılına yığılması yerine gelecek yıllara yayılabilmesi belki bir nebze nefes aldırabilir. Aksi halde bankalar kredileri geri çağırabilir. Bu durum da sonun başlangıcı olur” dedi.