İsa Atagöz-
Çoktandır göremediğim, ilçemiz kitap-roman yazarlarından Hamit Hoca’ma rastladım. Marinada, üzerinde spor kıyafetleri, tempolu bir yürüyüşle, sanırım evine dönüyordu. Karşılıklı bir tebessümün ardından, tabii ki birkaç lâf ediverdik. Tanışıklığımız var, hem de uzun zamandan beri, öyle yabancılar gibi bakışıp sözsüz sedasız geçemezdik ya? Söze ilk ben girdim:
-Ooo, Hocam? Merhaba. Ne zamandır…
-Merhaba İsa Bey… Tabii ben de. Çoktandır karşılaşmadık, değil mi?
- Haklısın hocam. Garp cephesinde yeni bir şey var mı? Kitap, roman? Hani boş durmazsınız da…
- Eh, var elbet. “Tebessüm etti.” Var var da…
- İnan ki duymadım. Duysaydım, malum, gelir sizi bulurdum. Ee, kitabın adı, konusu?
-Duyan duydu, gören gördü, merak eden aldı, okudu İsa kardeşim. Oysa siz gazeteciler? Olur- olmaz her şeyi duyar, toplumu haberdar edersiniz de, kültürel açıdan toplumu aydınlatacak, onları kendi sorunları üzerinde düşündürüp çeşitli analizlere yönlendirecek, analitik çözümlere girecek, gençliğe bir şekilde yol gösterecek türden yazılmış eserlere pek fazla önem vermezsiniz. “Güldü.” Sitemim sana değil, ha? Yani, şey… Hani, konu açıldı da…
-Hocam, şey, biz gazeteciler…
-Sadece sen değil İsa kardeşim, senin üzerinden kimleri, neleri kastettiğimi anladın herhalde. İşin özü; insan bu konularda dertli olunca… İstemesen de konu gelip gazetecilere takılıyor. Kısa keseyim: Okumuyoruz. Toplumca okumayı sevmedik, sevemedik, hala da direniyoruz. Peki, ya bundan sonrası? Her şey ortada; okumayan, öğrenmeyen, ne kendi insanına, ne de insanlığa yeterli katkıyı veremeyen bir toplum; hatta dünya bilgi, birikim, üretim havuzunun fakiri olmaktan da kurtulamıyoruz işte. Umut? Eh, inşallah… Derdimi fazla açtım galiba? Ayaküstü bu kadarı da…
- Hocam, az bile. Söz okumaktan açılınca, sizin gibi yazarların dili çözülüveriyor. Haklısınız.
- Ha, baştaki sorunuzun yanıtını geciktirdim. Değil mi?
- Evet ama, siz içinizi dökerken ben de yazdığınız kitapları gazetemizde ilçemiz halkına duyurup duyuramadığımızı düşünüyordum. İlk kitabınız, “Sürgün Avı” romanınızın –anımsadığım kadarıyla bu bir göç romanıydı- onun gazetemizde yayımlandığından eminim. Daha sonra basılan “Köy Düğünü” isimli romanınız da gazetemizde yayımlandı. Onu takip eden, “Kukkuklar Ötünce” adlı romanınızı da sizden alıp okuduktan sonra, gazetemizde bizzat ben yayımladım. Öyleyse şimdi? Şimdi merak ediyorum, bu dördüncü kitabınızın adı Neydi?
- üRÜYA! Rüya da diyebilirsin.
- üRüya mı? Kafam karışıverdi: üRÜYA. Şaşkınlıkla ona baktım. üRÜYA ha?
- Evet evet, üRÜYA. Sizde de kullanılıyor muydu bilmem ama biz çocukluğumuzda gece boyunca gördüğümüz rüyaları sabah yataktan kalkınca hemen evimizdekilere, özellikle annemize anlatırdık: “Anne ben bu gece ürüya gördüm!” Rüya demez, ürya derdik. Belki de yerel bir söylemdi bu.
-üRÜYA Ha? Hocam, okuyucu pek istemez ama sakıncası yoksa içeriği hakkında bana birkaç ipucu verir misin? Şunu biliyorum, okuyucu romanın anlatılmasını istemez, kendi keşfedeceği sırları başkasından duymak istemez. Öyle değil mi?
-Haklısın İsa kardeşim, tam da öyle. Okuyucu, serüveni kendisi okuyup yaşamak, onu denetlemek, usa vurmak, kabullenmek ya da reddetmek ister; kararı kendi verir.
- Hiç mi ipucu vermeyeceksin hocam? Yani birkaç söz…
- Sadece birkaç söz: üRüya. Bu bir ülke rüyasıdır; devletin, milletin huzuru, güveni ve gönencinin bir rüyası. Dahası, ülkesini, insanını canı gibi sevip âşık olanların görebileceği bir büyük rüyadır.
- Hocam, kitabı almak için sana nasıl ulaşırım?
- Hayrola İsa Kardeşim, sende telefonum yok mu? 0541 387 40 21 ya da 0553 314 11 74
İlçemiz roman yazarlarından, emekli öğretmen Hamit Kalfayla son çıkan kitabı hakkında kısa bir görüşme yaptık. Aldığım bilgiye göre, onun dördüncü kitabı “üRüya”, bu yılın Mart ayından itibaren okuyucularının beğenisine sunulmuş, fakat biz,, Çeşmeli okurlarımıza duyuramamışız. Oysa onun daha önce yayımlanan “Sürgün Avı”, “Köy Düğünü” ve “Kukkuklar Ötünce” adlı romanlarını, okurlarımız pek âlâ bilir, yayıma girdiklerini öğrenir öğrenmez, onları okuyucularımızla paylaşmayı kendimize bir borç bilmiştik; tabii ki tesadüfen öğrendiğim onun bu yeni romanı, “üRÜYA” hariç. Biraz gecikmeyle de olsa onun fotoğraflarını da basarak, siz Çeşmeli okuyucularımıza tanıtmayı düşündük. Hayırlı olsun Hocam.
Okuyanlardan edindiğim bilgilere göre yazar, bu yeni romanında, önceki romanlarından çok daha farklı bir konuyu ele almış, kendi aynasını ülkesinin tümüne odaklayıp onun dünden, bugünden gözlere çarpan yansımalarına, üstelik halkıyla birlikte bakarak geleceğin mutlu ülkesini inşa etmeye koyulmuş, umut ederim ki başarılı olsun. Kendisine çalışmalarında başarılar diliyorum.