İkinci günün ilk söyleşisinde, Kafa Dergisi ve Elma Elma Dergisi yazarı Gökhan Dağıstanlı, yazarlığa başlama öyküsünü anlattı. Dağıstanlı, aşk ve şiirle tanışmasının ilkokul yıllarına dayandığını belirterek, "İlkokuldayken benden 30 yaş büyük öğretmenime aşık olmuştum. Şiirle tanışmam ise, 11 yaşındayken Orhan Veli ile oldu. Arkasından Ümit Yaşar Oğuzcan geldi. Şiirleri ezberlemeye ve kendi şiirlerimi yazmaya başladım. Yazarlık hayatım şiir ile başladı diyebilirim. Ama şairlik özel yetenek gerektirir. O yüzden ben şair değilim. Yazdığım 100'ün üzerinde şiir var. Pek iyi olduğunu söyleyemem. Ama duygu anlamında, 12-13 yaş için güzel olduğu söylenebilir" dedi.
"Anlattığım hikayeler, hayat içinde etkilendiğim hikayelerdir"
Kafa Dergisi'nde aşk yazıları, Elma Elma Dergisinde ise hayat ile ilgili yazılar yazdığını söyleyen Dağıstanlı, "Aşk yazıları yazarken de, kendi ülkemizde, ötekileştirilmiş, ezilen, hor görülen insanlar her zaman bizim de yakamıza yapışıyor. Anlattığım hikayeler, benim hayat içinde etkilendiğim, beni bir yerlere getirmiş, yazarlığımın alt yapısını oluşturan hikayelerdir. 'Kimsesiz Mektuplar' kitabımda yazdıklarımın kime yazıldığının da önemi yok. Önemli olan hangi duygu ile yazıldığı. O nedenle yazdıklarım, kimsenin üzerine alınması gereken şeyler değil. Aslında yazılanlar, çok fazla kişiyi ilgilendiriyor. O yüzden 'kimsesiz' demek benim için daha uygun oldu. Yeni kitap projelerim devam ediyor" diye konuştu.
Yazar Gökhan Dağıstanlı, söyleşisinin ardından, söyleşiyi izleyenlere Çeşme Belediyesi tarafından hediye edilen "Kimsesiz Mektuplar" adlı kitabını imzaladı.
1. Çiftlik Festivali'nin son söyleşisini ise; gazeteci, televizyon program yapımcısı, sosyolog ve Yunus Nadi Roman Ödülü sahibi yazar Enver Aysever gerçekleştirdi. Ayseveri'in söyleşisini, CHP İzmir Milletvekili Bedri Serter, Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç ile birlikte izledi.
"Birbirimize sarılarak anlatmaya devam edeceğiz"
Enver Aysever, bir saate yakın süren ve ilgi ile izlenen söyleşisinde, Çeşme'de olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Çeşme'nin aydınlık yüzlü insanları ile birlikte olmaktan memnunum. Travmatik bir durumdan çıkmış insanlar olarak, yeniden birbirimizle yüz yüze, birbirimize sarılarak, fikirlerimizi ve düşüncelerimizi paylaşarak, yeniden birbirimiz anlama sürecine girerek, konuşmaya, anlatmaya devam edeceğiz. Bu tür toplantıların zaman zaman eleştirildiğini duyuyorum. 'Biz bize oturup konuşuyoruz' gibi değerlendirmeler yapılıyor. Buna kesinlikle katılmıyorum. Türkiye'nin aydınlanma serüveninde, içinde bulunduğu bu toplumsal koşullarda, her yaş kuşağından, her gruptan insanın yeniden bir araya gelmesi, birbirlerini anlaması ve yeniden kavuşmasının fevkalade önemli olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
"Türkiye'den Mustafa Kemal'i kaldırırsanız, altından FETÖ çıkar"
Türkiye'nin temel sorununun aydınlanma sürecinin sürdürülememesi olduğunu ifade eden Aysever, "Türkiye açık bir şekilde iflasa doğru gitmekte. Bunun üzerini saray medyası ile örtemezsiniz. Peki bu gerçeğe aydınlar, düşünen insanlar, yurtseverler nasıl bir tavır takınacak? Ben aydın tavrını, özellikle böyle dönemlerde tartışmaktan yanayım. Cumhuriyet'in kurulmasının hemen ardından, iktisadi olarak son derece sıkıntıda olan bir ülke, öte taraftan köylülüğün, ama yoksul bir köylülüğün olduğu bir ülke. Ama yatırımlarını kendince bir yöntemle geliştiriyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin özgün başarısını, Mustafa Kemal'in ne anlama geldiğinden bulabiliriz. Eğer Türkiye'den Mustafa Kemal'i kaldırırsanız, altından IŞİD, tarikatlar, cemaatler, FETÖ çıkar. Mustafa Kemal'in simge olarak temsil ettiği şey; aydınlanmacı, ilerici, bilimsel bilgiye, hukukun üstünlüğüne inanan ve eşit yurttaşlık ilkesini Anayasa'sında yer almasını istemektir" şeklinde konuştu.
"Yetmez, ama evetçileri asla affetmeyeceğim"
"Yetmez ama evet"çileri asla affetmeyeceğini belirten Aysever, "Bana diyorlar ki; 'kindarsın.' Toplumsal hayatta, sıradan bir insan yanılabilir. Gazeteden yanlış bilgi edinmiştir, yanılabilir. İş yerinde yanlış bilgi edinmiştir, yanılabilir. Ama, toplum önüne çıkıp, televizyonda konuşan, sıfatı akademisyen olan birisi yanılamaz. Milyonları peşine takan bir sanatçı yanılamaz. Bir siyasetçi; 'kandırıldık' diyemez" dedi.
"Hem siyasi, hem iktisadi krizle karşı karşıyayız"
9 günlük bayram tatilinde, insanların tatil beldelerini doldurduklarını hatırlatan Aysever, "Tatilden döndükten sonra okul masrafları, akaryakıt fiyatları, temel gıda, doğalgaz, elektrik fiyatlarındaki artışlar nedeniyle, ceplerindeki para, hem dolar karşısında değer kaybediyor, hem de zamlar nedeniyle eriyor. Bunun adı, açık ve net olarak krizdir. Hem siyasi, hem iktisadi krizle karşı karşıyayız. Ama umutsuzluk, insana yakışan bir durum değildir. Güneş, her gün yeniden doğar. Türkiye'de yaşayan insanlar olarak tarihin zor bir dönemindeyiz. Amerika'da Trump var. Yeniden dünyayı otoriter rejimlere götüren birisi. Türkiye'de de zorlu bir dönemeçten geçtiğimizi biliyoruz. Ancak sorumluluklarımızdan kaçmak insana yakışmaz. Düşünen, hayatı anlamaya çalışan, duyumsayan insan, bunlardan vazgeçemez. O yüzden iyi bildiğimizi yapmaya devam etmek mecburiyetindeyiz" diye konuştu.
Enver Aysever, söyleşisini tamamlamasının ardından, CHP İzmir Milletvekili Bedri Serter ve Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç ile bir süre sohbet etti. Söyleşiyi ilgi ile izleyen vatandaşların Aysever ile hatıra fotoğrafı çektirmelerinin ardından 1. Çiftlik Festivali sona erdi.