İzmir Düşünce Topluluğu tarafından düzenlenen, Çeşme ve Urla bölgesi “Acele Kamulaştırma Kararı ve turizm projesi” hakkındaki bilgilendirme toplantısı, dün Urla’da gerçekleşti. Büyükşehir Yerel Hizmetler Şube Müdürlüğü salonunda gerçekleşen toplantıya arazileri kamulaştırma kapsamında yer alan ve diğer bölge yurttaşları büyük ilgi gösterdi. Yoğun katılımdan dolayı, katılımcıların birçoğu ayakta, salon dışında kaldı.
Moderatörlüğünü sosyolog Dr.Engin Önen’in yaptığı panelde, çevre konusunda deneyimli avukatlar Şehrazat Mercan, Senih Özay ile TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Helil İnay Kınay ve TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Mutluer hukuki ve ekolojik olarak yurttaşları aydınlattılar.
Türkiye-Avrupa Bilimsel Araştımalar Vakfı’dan Dr.Ahmet Güler’de son kararnameler ile başka bir boyut kazanan, proje ve kamulaştırma alanları hakkında haritalarla bilgilendirme yaptıktan sonra, İDT’den İbrahim Akın İzmir Düşünce Topluluğu hakkında bilgi verdi. Toplantıda yoğun olarak yer alan sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve yurttaşlar söz alarak görüş ve önerilerini dile getirdiler.
Çok sayıda katılımcının söz aldığı toplantıda ana hatları ile şu sonuçlar hakkında mutabakat ortaya çıktı:
- Bu “Acele kamulaştırma kararı”, aslında kamulaştırma tanımına uymamaktadır. Burada kamu yararından ziyade kar amaçlı ve kaynak yaratmaya yönelik bir uygulama söz konusudur. Bu kapsamda hem bazı özel mülklere el konması hem de çok geniş alana yayılmış olan hazine arazilerinin turizm amaçlı işletmelere tahsisi, haksız bir uygulamadır.
- Bu proje uygulamaya konduğunda, bölgede, adeta milyonluk yeni bir şehir kurulması planlanmaktadır. Bu ise sadece kamulaştırmaya konu olan alanda değil, Yarımada’nın tamamında ekolojik sistemi olumsuz etkileyecek sonuçlar doğuracaktır. Denizdeki ve karadaki bazı canlı türlerin yanı sıra bölgedeki geleneksel tarım ve hayvancılık son bulacaktır.
- Halkın tepkisini azaltmak için “Bölgeye Turizm Piyangosu vurdu”, herkes zengin olacak, iş bulacak algısı yaratılmaya çalışılmaktadır. Farazi ve abartılmış turizm projeleri öne sürülmektedir. Hiç kimse Yunanistan’da olduğu gibi doğa ile uyumlu turizm yatırımlarına karşı değildir. Ancak zaten su fakiri olan bölgede 20 tane golf sahası, 14-15 milyarlık turizm yatırımı da içeren bu abartılmış proje, ciddi bir ekolojik tehdit unsurudur.
- Yurttaşı ve bölge halkını dikkate almadan hazırlanmış bu projeye ve acele kamulaştırma kararına karşı bireysel ve toplu davalar açılmalıdır.
- Hukuki mücadelenin yanı sıra, sivil toplumun bazı eylemler yapmasının da yararlı olacağı düşünülmektedir. Yurttaşların katılacağı sivil itaatsizlik eylemlerinin, yerel yönetimlerin, kent konseylerinin ve milletvekillerinin de katılımı ile kamuoyu oluşturması beklenmektedir.
- Bu sorun sadece Urla ve çeşme de yaşayanların değil aynı zamanda İzmir ve Türkiye’nin sorunudur. Kanal İstanbul ne ise bu durumda aynı mantıkla yapılmaktadır.
- Bizlerde aynı duyarlılıkla itiraz ediyoruz.
- Bu bölge tarihi, kültürel ve doğal değerleri ile çok özel bir bölgedir. Yarımada, beton yığını haline gelen Antalya, Bodrum, Marmaris gibi ranta kurban edilmemelidir. Bu nedenle telafisi imkansız tahribatlar oluşmaması için her duyarlı yurttaşın sürece dahil olması için kampanyaların düzenlemesi gerekir.