Selma Artar
Toplantıda TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesinden ZAFER MUTLUER ile Sosyolog, Akademisyen, Çevreci ENGİN ÖNEN konuşmacı olarak yer alırken, STK temsilcileri, bazı Siyasi parti temsilcileri ve mahalle temsilcileri de katılım sağladı.
Toplantının moderatörlüğünü SERHAT GÖKDOĞAN yaptı. GÖKDOĞAN toplantıya; “Amacımız mahalle mahalle dolaşarak bu projenin, İktidar’ın bir talan projesi olduğunu anlatmak ve tabandan gelecek olan mücadele hakkını örgütlemek. Çünkü Ekoloji mücadelesi veriyorsanız aynı zamanda düzene karşı da mücadele veriyorsunuz. İktidar Çeşme projesi önündeki engelleri teker teker yıkarak geliyor. Sit derecelerini düşürürken, kıyı kenar çizgilerini de belli alanlarda değiştiriyor. Bizler davaları kazansak bile mahkeme kararları uygulanmamakta bunu daha önce RES’lerde gördük. Türkiye’de dava kazanmak pek bir anlam ifade etmiyor.” sözleriyle başladı.
TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesinden ZAFER MUTLUER ise; Çeşme Projesi’nin sürecini, bu süreçte neler yapıldığını ve önümüzdeki süreçte neler yapılması gerektiğini ayrıntılarıyla ortaya koyarken, “Bu proje hayata geçirilecekse yakında bizim önümüze 1/1000 ölçekli planda, tarım alanı ve orman alanı değişikliği, 1/ 5000 ölçekli planda ise yeni imar planları gelecek. Bizler bu süreçlerde itiraz edebilir, dava açabiliriz. Çünkü iktidar, alınan mahkeme kararlarını görmezden gelerek, yeni idari işlemlerle bu projeyi devam ettirmek isteyecektir. Biz bunları daha önce Çeşme’de maden ocaklarında ve RES’lerde gördük. Belediyeler de görevini yapmadı, görmezden geldi ve bu projeler devam etti. Eğer bizler toplum olarak, halk olarak tepkimizi koyarsak Çeşme Proje’nin iptal edilmesine büyük katkı olacaktır.” dedi.
Bir diğer konuşmacı Sosyolog, Akademisyen, Çevreci ENGİN ÖNEN ise; “Kapitalizm; gölgesini satamadığı ağacı keser. Bu ideolojinin temelinde ‘değer’ olarak görülen şey ‘piyasa değeridir’, Güneşin bir değeri yoktur, enerjiye dönüşüp para getirmezse, rüzgarın bir değeri yoktur enerjiye dönüşüp para getirmezse, denizin bir değeri yoktur, caretta carettaların hiç önemi yok, leylekler lüzumsuzdur. Meralar, koyun/keçinin otladığı yerlerdir sadece. Kapitalizm, üretimden çok tüketimi empoze ediyor. Sermaye ise kar peşinde. Çeşme Projesi, yarımadanın hassasiyetleri bakımından düşünüldüğünde, çılgınca bir şey. Çeşme’nin su kaynakları, alt yapısı, doğal yaşam alanları bakımından sürdürülemez. Dünya üzerinde artık “sürdürülebilirlik” diye bir kavram gelişti. Bu kavram kapsamında, Uluslararası sözleşmeler imzalandı, Çevre Müdürlükleri, İklim Bakanlıkları kuruldu ve bir takım standartlar getirildi. Fakat Dünya’da en çokta Türkiye’de, Çevre Müdürlükleri pek çok davaya konu oluyor ve haklarında açılan davaların çoğunu kaybediyorlar.”
ENGİN ÖNEN sözlerine şöyle devam etti;
“Biz çevre mücadelesi verenlerin davranış ve tepkilerini, ‘istemezükçü’ gibi bir söylemle itibarsızlaştırmak istiyorlar. İstemezükçü dedikleri insanlar, İzmir’de bazı projelere karşı çıktı, kötü mü oldu? Hayır. Örn: Konakta Galleria yapılacaktı biz durdurduk. Çeşme Projesi’ne gelince Port Alaçatı Projesi gibi ‘soylulaştırma’ için ben ‘elit gettosu’ diyorum, planlanan bir proje. Soylulaştırma yapılan alanda yerel halk dışlanır, emlak vergileri artar, bir çay 20-30 tl olur, pizza için 250 tl istenir ve halktan belli bir süre sonra orayı terk etmeleri istenir. Evet Alaçatı’da yerler değerlendi ama kaç tane yerli Alaçatılı kaldı, en başarılıları Petekler’de tutunabildi. Ayrıca bu Port Alaçatı projesinin Çeşme’ye getirisi nedir, Çeşme Belediyesi kaç kuruş alıyor, bölgeye faydası ne? öğrenmek istiyoruz.
Bu tarz projeler, tamda sermaye açısından bakıldığında maksadına yönelik projeler, yerel kalkınmaya en ufak bir katkısı olmadığı gibi halka da en ufak bir yararı yok.
Bu iktidar (evdeki gümüş takımları satmak örneğindeki gibi) her şeyi para kazanma uğruna satıyor. Çünkü KİT’ler bitti, kalmadı. Kamu arazilerini satarak iktidarda kalmaya çalışıyor ve onun himayesinde 5’li çete, onun altında 10’lu, onun altında 50’li çıkar grupları var.
Ayrıca bizler yurtseverler, çevreciler olarak profesyonel siyasete ve siyasetçilere güvenmemeliyiz. Bunu neden söylüyorum Çeşme Projesi’nde hem CHP’li belediye başkanları hem de CHP’li partililer çok kötü bir sınav verdi. Biz Çeşme Projesi’nin, Çeşme’nin hatta İzmir’in en önemli sorunu olduğunu söylerken, mücadele verirken, onlar tam 2 yıl ölü balık taklidi yapıp ondan sonra karşıyız dediler. Nasıl Güvenelim?
Bir partinin çevre politikası olur, bu politika çerçevesinde belediye başkanı ayrı, milletvekilleri ayrı görüş bildirmez. İşte bu yüzden bizler ‘sivil sesi’ yükseltmeli ve ısrar etmeliyiz. Bunu yaparkende kollektif bir mücadele gerekir. Bu alan egoların tatmin alanı değildir aksine bu mücadeleye katkı koyan herkes çok değerlidir.”
Katılımcılardan Emekli Öğretmen Ömer ise; “Ben bu projede Kültür ve Turizm Bakanı ile aynı masaya oturan ve destek veriyormuş gibi görünen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ve Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran’nın görüşlerini net bir şekilde bilmek istiyorum, açıklasınlar. Ben bu mücadele için ne gerekiyorsa varım ve herkesi de bu mücadeleye davet ediyorum. “ dedi.
İzmir Yaşam Alanları Temsilcisi ise; “Bizim kuruluş amacımız yaşam ve yaşamdan yana olmaktır. Bu sadece yarımadanın değil İzmir’in de sorunudur. Ekoloji, evrensel bir bütünlük içerir, Dünya sadece insanlardan ibaret değildir. Doğası, bitkisi, çiçeği, böceği ile var olan bir yapıdır. Bu yapı birileri para kazanacak diye feda edilemez. Kapitalizmin kar hırsı bitmez, onların yeşil sevgisi doların yeşilliğidir.” açıklamasında bulundu.
Bir diğer katılımcı Av. Fahri Artar ise; “ Bence sorun ayrıntıları ile ortaya çıkmış vaziyette, burada olan herkes, sorunun ne kadar derin ve acı olduğunu görüyor.
Şimdi mesele ne yapılmalı da?
Halk neredeyse biz oraya gitmeliyiz. Camideyse camiye, kahvedeyse kahveye, tarladaysa tarlasına ve bu projenin bir talan projesi olduğunu anlatmalıyız. Halkı bu mücadelenin içine katmalıyız, hatta katmak zorundayız. Diğer bir önerimde Çeşme Belediye’sinin önünde de bir eylem düzenlemeli ve başkana sormalıyız. Bu mücadelede senin safın ne? Çeşme halkının yanında mısın?
Toplantı, moderatör SERHAT GÖKDOĞAN’ın “Gelecek kuşaklar için ülkemizi ve yaşadığımız alanları korumak zorundayız. Kollektif bir mücadele vermeli ve bu mücadeleyi daha da büyütmeliyiz.” açıklamasıyla, sona erdi.
Çeşme Dayanışma Ağının, belli aralıklarla farklı mahallelerde gerçekleştirmeyi düşündüğü bu toplantılar, Çeşme halkının soru, görüş ve önerileriyle yani ortak akıl ile büyümeye devam ediyor.