Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler, Adalet ve Milli Eğitim Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle ayrı ayrı soru önergeleri veren Sertel, ilgili Bakanlara kadınların iş yaşamına katılımından iş yerlerinde maruz kaldıkları mobbinge, şiddet gören, tecavüze uğrayan kadınlardan hapishanede çocuğuyla birlikte yatmak zorunda olan kadınlara, kadın sığınma evlerindeki koşullardan tayin olamadığı için aile bütünlüğü bozulan kadın öğretmenlere kadar çok sayıda soru yöneltti.
Tüm annelerin ve anne adayı kadınların gününü kutladığını ifade eden CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, kadınların yalnızca 8 Mart’ta, Anneler Günü’nde gündem olmaması gerektiğini vurguladı.
“ŞİDDET YÜZDE 60’A ÇIKTI”
Yaşamın her alanında var olan kadınların çok sayıda zorlukla mücadele etmek zorunda kaldığını ifade eden Sertel, “2019 yılında yapılan bir araştırmaya göre kadının en büyük sorunu, 'Şiddet'. İkinci sırada ‘işsizlik', üçüncü sırada ise ‘eğitimsizlik’ geliyor. Ülkemizde giderek artan tahammülsüzlük, ekonomik ve sosyal baskıların yarattığı buhranlar şiddeti her geçen gün körüklüyor ve artırıyor. Özellikle kadınların daha fazla maruz kaldığı şiddet olayları her yıl artış gösterirken bu yıl yüzde 60’a çıkmış. Her 100 kadından 60’ının fiili veya sözlü şiddet gördüğü bir ülkede kadınların mutluluğundan söz etmek mümkün mü” diye konuştu.
2018 yılında erkekler tarafından 440 kadın öldürüldüğünü, 317 kadına cinsel şiddet uygulandığını dile getiren Sertel, 2019 yılının ilk 4 ayında kadına yönelik şiddet ve taciz olaylarının 100’ü geçtiğini söyledi.
“TEMSİLİYET DAHA DA ARTMALI”
“Daha çağdaş, daha demokratik, ekonomisi daha güçlü bir ülke için kadının temsiliyetini her alanda artırmamız gerekiyor” diyen Atila Sertel, sözlerine şöyle devam etti:
“Rahmetli Neşet Ertaş’ın ‘Kadınlar insandır, biz insanoğlu’ şeklinde çok güzel bir sözü var. Kadınlarımız en başta birer insan. Sonra anne, bacı, arkadaş ve eş. Özel günlerde kadınlara yönelik çok sayıda övgü dolu söz sarf ediliyor. Ancak bu sözlerin içini ne kadar doldurabiliyoruz? Kadınlarımızı iş hayatından, siyasete hayatın her alanına ne kadar sokabiliyoruz? İktidar kadınlara yönelik hangi pozitif ayrımcılık yasalarını uygulamaya koyuyor? Bu şuna benziyor. Adam dışarıda kadın hakları savunuculuğu yapıyor, en başta o konuşuyor ama evine gelince karısını dövüyor. Böylesine samimiyetsiz bir yaklaşımla ne kadar yol alabiliriz ki? Erkek egemen toplumun her türlü baskısına rağmen kadınlar verdikleri büyük mücadelelerle yalnızca anne olarak değil birer siyasetçi, doktor, iş kadını, mühendis, şoför gibi hemen hemen bütün mesleklerde ve yaşamın her alanında varlar. Hep var olsunlar, daha da çoğalsınlar. Bu temennilerle en başta şehit annelerimiz olmak üzere, tüm annelerimizin, anne adaylarımızın gününü kutluyorum. 2016 yılında yitirdiğim annemi ve ebediyete intikal eden tüm annelerimizi rahmetle anıyorum.”