Çeşme, Urla, Uzunkuyu ve Kadıovacık'tan gelen çok sayıda çevreci vatandaş, STK ve siyasi parti temsilcileri, sabahın erken saatlerinde, Germiyan Köy Kahvesi'nde buluşarak, bilirkişi incelemesinin yapılacağı taş ocağına gittiler.
İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin geniş güvenlik önlemleri aldıkları taş ocağına giden çevreciler, yanlarında getirdikleri beyaz maskeleri yüzlerine takarak, taş ocağındaki Kırma Eleme Tesisi'nin çıkaracağı tozların zeytin ağaçlarına, tarım alanlarına ve köye yakınlığı nedeniyle insanlara vereceği zarara dikkat çektiler.
Taş ocağı girişinde, yüzlerine taktıkları maskeleri ile kol kola girerek zincir oluşturan çevreciler, mahkeme heyetini getiren aracın taş ocağına girişi sırasında, İzmir Marşı'nı söyleyerek, alkışlı protesto gösterisinde bulundular. Soğuk ve rüzgarlı havaya rağmen, taş ocağında toplanan yüze yakın çevreci, mahkeme ve bilirkişi heyetinin inceleme yaptığı alana sokulmazken, taş ocağı girişinde protesto gösterilerini inceleme bitinceye kadar sürdürdüler. Heyetin incelemesinin ardından çevreci grup, olaysız bir şekilde yeniden Germiyan Köy Kahvesi'ne geri döndüler.
"Üç kez iptal ettirdik"
Germiyan Köy Kahvesi'nde, çevreci gruba keşif ve bilirkişi incelemesi hakkında bilgi veren, Germiyanlılar'ın davadaki avukatı Şehrazat Mercan, Yarımada'nın her bölgesinden çevreye duyarlı vatandaşların Germiyanlıların taş ocağı sorunununa destek vermek için geldiğini vurgulayarak, "Yarımadamızda pıtırak gibi çoğalan taş ocakları var. Daha önce verilen ÇED kararlarını iptal ettirdiğimiz halde, aynı taş ocağı tekrar karşımıza çıkıyor. 2009'da yeni bir tesis kuruldu. Hiç unutmuyorum, o zaman Muhtar ile birlikte bir heyet bana gelmişti. O zaman mücadeleye başladık. Birinci ÇED kararını iptal ettirdik, ikinciyi verdiler. İkinciyi iptal ettirdik, deneme izni verdiler. Deneme iznini iptal ettirdik, üçüncü izni verdiler. Üçüncüyü iptal ettirdik, şimdi, de 1980'de verilen bir ruhsata dayalı olarak, yönetmelik 7 Şubat 1995 tarihinde yayınlandığı için, müktesep hak olarak, yönetmeliğin 3. maddesine göre kapsam dışı olduklarını iddia ediyorlar" diye açıkladı.
"Ahlaka da, hukuka da uygun değil"
Taş ocağında üç ayrı saha olduğunu söyleyen Mercan, "Bu tesisin kurulu olduğu saha ile 1980'de olan ve artık hiç olmayan hayali tesisin olduğu sahaları birleştirip, yeni alınan numara üzerinden kazanılmış haklarını sürdürmek istiyorlar. Böyle bir olayla karşı karşıyayız. Kendi işlerini nereden aşıracaklarını, nereden götüreceklerini kendileri de karıştırır oldular. Maalesef devletin verdiği kararlar iyi gitmiyor. Özellikle son birkaç yıldır, son derece hukuka aykırı, mevcut duruma da aykırı böyle işlemlerle karşı karşıyayız. O zaman ki Çevre ve Orman Bakanlığı'nın iki yazısı var; 'İki saha arasında illiyet kurulamamıştır. Buraya ÇED kapsam dışı vermiyorum' diyor ve iki defa reddediyor. İl Özel İdaresi reddediyor. İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü de reddediyor. 2005, 2006 ve 2008'de reddedildiği halde bu sefer 'ÇED kapsam dışı' kararını vermişler. Kararın iptal edilmesi için buradaydık. Bir şeyin kazanılmış hakkı, ahlaka da, hukuka da uygun olmalı. Ama yapılan işlemler, ne yönetmeliğe, ne ahlaka, ne de hukuka uygun değil" diye konuştu.
"Zeytin Kanunu'na aykırı"
Bu keşfi önemsediklerini vurgulayan avukat Şehrazat Mercan, "Germiyan'ın yıllardır süren mücadelesini biliyorsunuz. Germiyan'a destek için buradasınız. Biz bu kararı iptal ettiremezsek, bu durum her yerde karşımıza çıkacak. Özbek'te, Kadıovacık'ta, İçmeler'de karşımıza çıkacak, Gülbahçe'de tekrar gündeme gelebilecek. 'ÇED kapsam dışı' denilen, kazanılmış hak denilen şey, zaten Zeytin Kanunu'na da aykırı. Zeytin Kanunu, emredici ve bağlayıcı bir kanundur. O kanunu aşabilmeniz mümkün değil. Danıştay 14. Dairesi'nin bu ocağa ilişkin kararı var. Bu kararı Türkiye'deki her yere gönderiyoruz. Kararda öz olarak diyor ki; 'Bir yerde zeytinlik sebebiyle, 'ÇED olumlu' kararı veya 'ÇED gerekli değildir' kararı iptal edilmişse ve zeytin ağaçları hala orada duruyorsa, oraya ÇED verilmez.' Yani, 'ÇED verirsen hukuka aykırı olur' diyor. Yeni bir rapor hazırlayarak, ya da 'tozumayı azalttım' diyerek, ÇED verilmemesi gerektiğini belirtiyor. Germiyan'daki taş ocağı bu nedenle tüm yarımada için emsal oluşturacaktır. Umarım, iyi bir bilirkişi raporu alırız. Bu kararı, emsal karar olarak sabitleştiririz" şeklinde konuştu.
"Hem turizm, hem taş ocağı olmaz"
Davacı taraf arasında yer alan Germiyanlı Esen Önen de yaptığı açıklamada, "Köyümüze çok yakın bir taş ocağı. Benim taş ocağının hemen altında arazilerim var. O tarlayı işleyemiyoruz. 'Neden' diye soracak olursanız, buradan çıkan tozdan rahatsız olduğumuz gibi, taş ocağında yapılan patlamalardan fırlayan taşlar, hala daha tarlamızda bulunuyor. Ürünlerimiz, ekinlerimiz, ağaçlarımız zarar görüyor. Ayrıca müthiş derecede doğa kirliliği ortaya çıkıyor. Bizim burası aynı zamanda turizm alanı. Ama köyümüzün hemen dibindeki taş ocağı anlayış farklılığı yaratıyor. Bir taraftan turizm, bir taraftan taş ocağı. Olmaz. Dünya kadar zararları var. Dinamit patlamaları sırasında kaynanamın duvarı yıkıldı. 'Yapacağız' dediler, o şekilde bıraktılar, kimse gelip yapmadı. Mecburen biz kendimiz yaptık. Buna benzer çok zarar gördük" diyerek sıkıntılarını dile getirdi.
"Kanser hastalıkları arttı"
Germiyan sakinlerinden Neşe Kaya da bir açıklama yaparak, "En çok zeytin ağaçlarımız zarar görüyor. Ayrıca kanser hastalıkları arttı. Taş ocağının tozu yüzünden benim eşim de kanser hastası oldu. Bu taş ocağını istemiyoruz. İlk açıldığında çok sevinmiştik. Bize, 'İş vereceğiz' dediler. Ama iş de vermediler. Tozlarından da hasta olduk. İstemiyoruz" diyerek tepkisini dile getirdi.