CHP’li Bakan, “Atatürk Orman Çiftliği’ni talan edenler, şimdi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Cumhuriyet Köyü’ projesini hayata geçirme iddiasındalar. Mevcut köyler rant projeleriyle köy karakterini kaybederken, bunu bir projeyle canlandıracaklarını söylüyorlar” dedi ve ekledi: “Çeşme Projesi, yarımadayı Katar sermayesine ve uluslararası sermayeye peşkeş çekme projesidir. İzmir’in ‘Kanal İstanbul’udur. İzmir’e de ‘ihanet etmelerine’ izin vermeyeceğiz. Kim bu projenin yanında olursa bilsin ki biz karşısındayız.”
Bakan, açıklamasında şunları söyledi:
‘Hem kentin dokusunu bozacaklar hem de biyoçeşitliliği ve ekosistemi tahrip edecekler’
“Çeşme Projesi’ni Bakan’ın bizzat kendisinden dinledik. Bize yapılan sunum, Çeşme’yi tarihsel ve kültürel kimliğinden koparan bir inşaat, rant projesinden başka bir şey değildi. Çeşme yarımadasının biyolojik çeşitliliğini gözetmeyen; korunması gereken su kaynaklarını, tarım alanlarını, orman alanlarını, doğal sit alanlarını doğrudan yok edecek bir proje bu. Ayrıca yaratacağı nüfus yoğunluğunun kentin yaşamını nasıl etkileyeceğine ilişkin ulaşım, altyapı ve şehircilik ilkeleri açısından değerlendirilmeyen, iklim krizinin yıkıcı etkilerinin ise tamamen göz ardı edildiği bir proje. Kuraklık yani su ve ormansızlaşma en önemli konumuz olması gerekirken; örneğin bu projenin içinde golf sahaları var. Zaten suyu kıt olan yarımadada tamamı su isteyen tesisler yapmak istiyorlar. Bu su ihtiyacını da denizden elde etmeyi hedefliyorlar. Bu, işin doğa düşmanı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ters ozmos ile tuzlu sudan tatlı su elde edecekler. Peki ortaya çıkan tuz ne olacak? Hem kentin dokusunu bozacaklar hem de biyoçeşitliliği ve ekosistemi tahrip edecekler.
‘Köyler rant projeleriyle karakterini kaybederken, bunu bir projeyle canlandıracaklarını iddia ediyorlar!’
Çeşme Projesi’ni ‘yeni nesil emlak ve yapılaşma’ çerçevesinde değerlendirmek yanlış olmaz. Bir şekilde kamuoyunda olumlu algı yaratma, gelen -ve gelecek- eleştirileri kamufle etme ve bizleri ikna etme çabası içindeler. Durdular durdular Atatürk’ün modern tarım toplumu yaratmak ve tabandan kalkınma üzerine geliştirdiği bir projeyi Çeşme Projesi ile bir araya getirme fikrini ortaya attılar. Düşünün; ‘sır gibi saklanan proje’ olarak tanımlanan bu süreç dönüp dolaşıp ‘Cumhuriyet Köyü’ne uzandı. Atatürk Orman Çiftliği’ni talan edenler, şimdi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Cumhuriyet Köyü’ projesini hayata geçirme iddiasındalar. Mevcut köyler rant projeleriyle köy karakterini kaybederken, bunu bir projeyle canlandıracaklarını söylüyorlar. Bu paradoksu Mehmet Nuri Ersoy, Bekir Pakdemirli ile Murat Kurum’u da yanına alıp kamuoyuna bir anlatsın isteriz.
‘Kamusal alanlar, sermayeye peşkeş çekilecek rant alanları değildir!’
Çeşme Projesi yarımadayı Katar sermayesine ve uluslararası sermayeye peşkeş çekme projesidir. İzmir’in ‘Kanal İstanbul’udur. İzmir’e de ‘ihanet etmelerine’ izin vermeyeceğiz. Kim bu projenin yanında olursa bilsin ki biz karşısındayız. Kamusal alanlar sermayeye peşkeş çekilecek rant alanları değildir. Kamusal alanlar adı üzerinde kamunundur! Dört bir yanı krizlerle çevrili toplum, iktidardan yeni rant projeleri beklemiyor. Toplum, yaşadığı yerde nefes almak istiyor ve elinde kalan bir avuç mirası korumak istiyor. Biz o nefesi aldıracağız. Bu rant-talan düzeni, bu zorbalık son bulacak.”