Ilıca Mahallesi'ndeki bir kahvede bir grup Çeşmeli ile bir araya gelen bağımsız aday Binbay, ülkedeki siyasi ve ekonomik durum hakkında çeşitli değerlendirmelerde bulundu.
Seçimlere giren hiçbir siyasi partinin bu düzenin değişmesini savunmadığını söyleyen Binbay, "Rejim değişiklikleri, bir takım farklılıkları söylüyorlar, ama düzen değişikliğini kimse telaffuz etmiyor. Şu anda kapitalist sistemin içinde yaşıyoruz. Paranın en geçerli güç olduğu sistem. Toplumun yüzde birinin elinde tuttuğu kaynak ve parayla, geri kalan yüzde 99'un elinde olduğu kaynak ve para birbirine eşit. Bu birdenbire olmadı. Yıllar içinde sermayeye para aktarıla aktarıla oldu. İnsanın insanı sömürdüğü düzenin içinde yaşıyoruz. Bu düzenin değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bütün adaletsizlik ve eşitsizliğin kökeninde de bunun olduğunu düşünüyoruz. Seçime giren partiler, eşitlikten, adaletten bahsediyorlar. Son dönemde satılan şeker fabrikalarının satışının doğru olmadığını söylüyorlar, ama geri alınacağını söylemiyorlar. Halkın malı olan şeker fabrikaları, birilerine peşkeş çekildi. Ülkede bütün satılan fabrikaların, kurumların kamulaştırılmasını savunuyoruz. Eşitsizliklerin ancak bu şekilde düzeleceğini düşünüyoruz" diye konuştu.
"Belirsizlik ve stres içinde yaşıyoruz"
Ülkeyi bir azınlığın yönettiğini, bir kesimin zenginleştikçe zenginleştiğini, diğer kesimin ise giderek fakirleştiğini ifade eden Deniz Arık Binbay, "Büyük bir çoğunluk açlık sınırında yaşıyor. Herkesin gelecek kaygısı var. Eğitim sisteminin son 14 yılına baktığınız zaman, hiçbir çocuk, eğitime başladığı sistemle mezun olmamış. Üniversite sınavı sistemi sık sık değişiyor. Sağlık sistemi giderek özelleşiyor. Yeni özel hastaneler açılıyor. İyi hekimler, devlet hastanelerinden ayrılarak özel hastanelere geçiyor. İstismarlar 14 yılda 5 kat arttı. Kadına yönelik şiddet de 14 kat arttı. Bu rakamlar çok ciddi. En kötü şey belirsizliğin içinde yaşamak. Hiçbirimiz birkaç yıl sonra hangi durumda olabileceğimizi bilemiyoruz. Müthiş bir belirsizlik ve stres içinde yaşıyoruz. Bu sistem; hem stres yaratan, hem kar amacı güden bir sistem olduğu için, insandan önce paraya değer veriyor" dedi.
"25 Haziran'da bambaşka bir tablo olmayacak "
Türkiye'nin tarımda kendi kendine yeten bir ülke iken, şimdi tarım ürünlerini yurt dışından alan bir ülke haline geldiğini vurgulayan Bağımsız Milletvekili adayı Binbay, "Tarımda da dışa bağımlı olduk. Bütün bu sistem bozukluklarına rağmen insanları nasıl ikna edebiliyorlar? Şöyle; insanları karamsarlaştırıyorlar. Yaşamanın tek yolunun böyle bir düzen olduğunu söylüyorlar. Bunlar psikolojik manevralar. Karamsarlığı, umutsuzluğu içimize özellikle sokuyorlar. Biz, bu tuzağa gelmemek zorundayız. '24 Haziran çok kritik, ya batacağız, ya çıkacağız' diyorlar. Öyle bir şey yok. Beraber batıyoruz. Batmaya devam ediyoruz. O parti de, bu parti de gelse, ülkenin gemisi su alıyor. 25 Haziran'da bambaşka bir tablo olmayacak. Evet, hepimiz çok sıkıldık. Kurtulmak istiyoruz. Ama nasıl kurtulacağız çok önemli. Biz diyoruz ki; kötünün iyisi kötüdür. Bu kötülüğü sürdürmeye devam eden bir partiye oy vermek zorunda değiliz" şeklinde konuştu.
"Emeği ile para kazananların sesi olmak istiyoruz"
Seçim çalışmalarını gönüllülerin desteğiyle sürdürebildiğini belirten Binbay, "Seçime girebilmek için büyük paraların gerektiği bir ortamda, emekçi insanlar Meclis'te nasıl edilebilecek? Biz, emeği ile para kazananların sesi olmak istiyoruz. Meclis'te olmak, yeterli olmayacak. Fakat çok önemli bir psikolojik eşiği aşmış olacağız. Sesimiz daha güçlü çıkacak. Meclise girebilen adaylarımız, dışarısı ile sürekli bağlantı halinde olacak. Hep birlikte mücadeleyi büyütmeye ve bu ülkeyi kurtarmaya çalışacağız. Bu nedenle hepinizin desteğine ihtiyacımız var" diyerek sözlerini tamamladı.
Vatandaşların sorularını da yanıtlayan Deniz Arık Binbay, çeşitli mahalleri ziyaret etmesinin ardından Çeşme'den ayrıldı.