696 sayılı Kanun Hükmüne Kararname hakkındaki basın açıklamasını İzmir Baro Başkanı Aydın Özcan okudu.
Özcan, “İzmir Barosu olarak çağrımızı yineliyoruz; olağan bir yönetim biçimine dönüşen OHAL derhal sonlandırılmalı, tatilde olan Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanmalı, konu milli bir mesele olarak ele alınarak Türkiye Cumhuriyetinin temel nitelikleri korunmalıdır” dedi.
KHK’ların 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, terörle mücadele için ilan edilen olağanüstü halin kapsamına girmeyen olaylar hakkında hukuksal ve anayasal her türlü denetimden uzak bir şekilde KHK ile düzenlemeler getirmesi Hukuk Devleti açısından son derecede tehlikeli bir gelişme olduğunu kaydeden Özcan, “KHK’leri, içeriği ne olursa olsun inceleyip denetleyemeyeceğine ilişkin kararı, bugün içinde olduğumuz hukuk tartışmalarının asıl sebebidir. Son KHK ile insanlığın ve çağdaş toplumların katılımcı, çoğulcu demokrasi yanında ulaştığı en önemli aşama hukukun üstünlüğünün egemen olduğu, insan hak ve özgürlüklerine dayanan hukuk devleti ilkesi bir kez daha göz ardı edilmektedir.KHK ile Bakanlar Kurulu TBMM’nin yerini almıştır. OHAL ile ilgisi olmayan konularda dahi yasal düzenleme ve kanun çıkarma, kanunlarda değişiklik yapma TBMM’den alınarak Bakanlar Kuruluna verilmiştir. 696 sayılı KHK ile 137 madde başlığı altında düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeler ile birçok kanunda “torba kanun” mantığı ile değişikliğe gidilmiştir. Yapılan değişiklikler olağanüstü hal ile ilgili değişiklikler değildir. Bu KHK ile yargılamanın nasıl yapılacağından tutun ormanlık alanların imara açılmasına kadar bir çok konuda değişikliğe gidilmiştir” dedi.
“696 sayılı KHK bu konuda Anayasa’ya aykırı biçimde, kolluğa belge inceleme yetkisi vermiştir. Bu düzenlemede, kişinin özel hayatının gizliliği, savunma hakkı, adil yargılanma hakkı başta olmak üzere pek çok temel hak ve özgürlüğe aykırılık içermektedir” diyen Özcan, “696 sayılı KHK’nın 96. maddesiyle getirilen zorunlu müdafinin duruşmaya hiç gelmemiş olması halinde de yargılamaya devam edileceğine ilişkin düzenleme Anayasa ve AİHS’inde yer alan adil yargılanma hakkını açıkça ihlal etmektedir. 696 sayılı KHK’nın 97. maddesiyle; delillerin sanığın yüzüne “okunması” değil “anlatılması” esası getirilmiştir. Ceza yargılamasının temel ilkeleri uyarınca duruşma; açık, sözlü ve yüze karşı yapılır. Duruşmada ortaya konulmayan ve tartışılmayan deliller hükme esas alınamaz. Bu düzenleme uyarınca, deliller tümü ile okunmadan ve böylece duruşmada sözlülük ve yüze karşılık ilkeleri tümü ile sağlanmadan sadece delillerin “anlatılması” ile yetinilmesi adil yargılanma, silahların eşitliği ve savunma hakkını ihlal edecektir” diye konuştu..
KHK’nin 121. maddesinde “darbe girişimi ve terör eylemlerinin bastırılması için hareket ettiği ileri sürülen sivillere cezai sorumsuzluk” getirilmesi ile ilgili de konuşan İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, “ İktidar, bu maddenin 15 Temmuz darbecilerine karşı mücadele eden sivilleri korumak için çıkarıldığını ifade etmektedir. Ancak “ terör eylemlerinin bastırılması…” cümlesi dünden daha çok bugün ve gelecekle ilgili eylemleri hedeflemektedir. Böylece günümüzde ya da gelecekte her terör eyleminin bastırılmasında sivillerin şiddete başvurmasına imkan sağlanmakta ve suçsuzlukları ilan edilmektedir. Düzenleme açıkça Anayasa’ya aykırılık içermektedir. Anayasa’mıza göre genel af ancak TBMM üye tamsayısının 3/5 çoğunluğu ile kabul edilebilir. KHK’de ortadan kalkan suçun tarih ve zamanı açıkça belirtilmemiştir. Bu husus mahkemenin takdirine bırakılmıştır. Bugünkü yargı, düzenlemenin içeriğine bakarak affı en geniş anlamda uygulayabilir. Bu karar bazı sivil güçlere suç işleme özgürlüğü getirebilir” dedi.
“Linç girişimi derin yaralar açtı”
Özcan, “İrticai bir terör örgütü tarafından yapılan darbe girişimini fırsat bilen irticai kişi ve grupların laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Ordusundan intikam almak isteğiyle 15 Temmuz'da Boğaziçi köprüsü üzerinde üniformalı, silahsız er ve askeri öğrenciler başta olmak üzere Türk ordu mensuplarına yönelik linç girişimi bilincimizde derin yaralar açmıştır. 696 sayılı Kararname ile bu kişilere de af getirilmektedir. Oysaki darbeye karşı duranlar ile linç girişiminde bulunanlar ancak adil ve bağımsız Türk yargısının vereceği kararlarla ortaya çıkabilecektir. Kamu vicdanı, bağımsız ve tarafsız yargının, hukukun üstünlüğünü gözeterek vereceği kararla tatmin olacaktır” dedi.
Özcan “İzmir Barosu olarak çağrımızı yineliyoruz; olağan bir yönetim biçimine dönüşen OHAL derhal sonlandırılmalı, tatilde olan Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanmalı, konu milli bir mesele olarak ele alınarak Türkiye Cumhuriyetinin temel nitelikleri korunmalıdır” diye devam etti.