TGS yaptığı yazılı açıklamada şu görüşlere yer verdi:
“2017 Türkiye’deki gazetecilerin özgürlüklerinden mahrum bırakıldıkları bir yıl oldu. 15 Temmuz darbe girişimi ardından ilân edilen OHÂL ile birlikte gazeteciler üzerindeki baskılar daha da arttı. 178 medya kuruluşu kapatıldı, 850 civarında sarı basın kartı iptal edildi, 3 bine yakın gazeteci işsiz kaldı. Sadece bir yıl içerisinde 200’ü aşkın gazeteci ve medya çalışanı cezaevine girdi. Hâlâ 145 meslektaşımız yazdıkları nedeniyle demir parmaklıklar ardında. Hemen her gün gazetecilerin yaptığı haberlerden dolayı gözaltına alındığı, ölümle tehdit edildiği bir yıl yaşıyoruz.
Basın özgürlüğü sıralamasından 180 ülke arasında 155’inci sırada olan Türkiye, demokrasi ve hukuk alanında da geriye gidişini sürdürdü.
TBMM’nin devre dışı bırakılarak ülkenin Kanun Hükmünde Kararnameler ile yönetildiği bir yılı geride bırakıyoruz. Mahkeme salonlarında gazeteciliği savunan meslektaşlarımız hukuk yok sayılarak cezaevlerinde tutulmaya devam ediliyor. Gazeteciler üzerindeki hükümet ve patron baskıları dışarıdaki gazetecilerinin editöryal bağımsızlığını da yok ediyor. Bununla birlikte halkın haber alma hakkı da gasp ediliyor.
Yüzde 30 ile tüm işkolları arasında işsizliğin en yüksek olduğu medya sektöründe, sendika düşmanlığı ve düşük ücret uygulamalarının sürdüğü bir yılı geride bıraktık. Sektörde yaşanan daralmanın bedeli gazetecilere ödetildi. İşten atmalar hâlâ devam etmekte. Özetle 2017 gazetecilerin tutsak, güvencesiz, sendikasız ve yoksul geçirdiği bir yıl oldu.
2018 yılından en büyük beklentimiz özgürlük. 2018 yılının cezaevlerinde özgürlüğü kısıtlanmış tek bir gazetecinin kalmadığı bir yıl olmasını temenni ediyoruz.
Sendikasız, güvencesiz ve düşük ücretle çalışmanın son bulması, editöryal bağımsızlığa, halkın haber alma hakkına saygı gösterilmesi için daha fazla çalışacağımıza söz veriyoruz.
Birlikte güçlüyüz.”