- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal İzmir’e geldi.
Partisinin yürüttüğü ‘hayır’ kampanyasına kentteki bir günlük programla destek veren Baykal ilk olarak Kültürpark’ta bulunan İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde İzmirlilerle bir araya geldi.
Baykal, CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır, Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, il örgütü, milletvekilleri, belediye başkanları, ilçe başkanları, kadın ve gençlik kolları, partililer ve çok sayıda vatandaşın katıldığı programda önemli mesajlar verdi.
SES KRİZİ VE TEPKİ!
18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 102’inci yıl dönümü sebebiyle salonda izletilen videonun ses düzeninde sıkıntı oluştu. Bazı vatandaşlar videonun sessiz oynatılmasına tepki gösterirken ayrıca salondaki kalabalık izdihama neden oldu.
İZMİR’DE BULUŞMAK BÜYÜK MUTLULUK
Eski Genel Başkan Baykal, “İzmir’de uzunca aradan sonra görkemli bir toplantıda sizlerle birlikte olmak büyük mutluluk. Bu toplantıyı Türkiye’nin yol ayrımına yaklaştığı ve ülkenin geleceğiyle ilgili kararları almış olduğumuz dönemde gerçekleştirmek büyük önem taşıyor” dedi.
ÇANAKKALE’DE MİLLETİMİZ GERDEĞE GİRER GİBİ CEPHEYE GİTMİŞTİR!
Baykal günün anlam ve önemine değinirken, “Bugün 18 Mart… Dünya siyasetinin şekillenmesine yol açan çok önemli bir olayın gerçekleşmesinin 102’inci yıl dönümünü yaşıyoruz. Çanakkale deniz savaşları… Sadece Türkiye için değil dünya coğrafyası açısından sonuçlar doğurmuştur. Eğer müttefik kuvvetler Çanakkale’den geçmiş olsaydı çarlık rejimine biraz daha olanak sağlamış olacaklardı. Verdiğimiz mücadele dünya tarihinin akışını değiştirmiştir. Çanakkale de millet ölüme güler yüzle gitmiştir. Milletimiz gerdeğe girer gibi cepheye gitmiştir. Çanakkale milletimizin, komutanlarımızın, Mustafa Kemal Atatürk’ün” açıklamasını yaptı.
PARTİZANLIK PEŞİNDE DEĞİLİZ!
Referanduma ilişkin konuşan Baykal, “Bu bir siyasi parti çalışması değildir. Türkiye’nin doğrusunda, batısında, kuzeyinde aynı manzara vardı. Bir tek parti bayrağı görmüyorum, tek bayrak milletimizin Türk Bayrağı’dır. İzmir’de hep parti bayrakları dalgalanırdı, bugün niye dalgalanmıyor? Çok büyük bir sorumlulukla buraya gelen herkes biliyor ki bu parti toplantısı değildir. Partizanlık peşinde değiliz. Onun zamanı değil. Bu bir vatan ve Türkiye toplantısıdır. Hepimiz şu ya da bu parti için burada değiliz, Türkiye için buradayız. Ben CHP’liyim, onunla da iftihar ediyorum. Çünkü CHP’nin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorum. Yeni cumhuriyet kurmanın yolunu açan Çanakkale ruhundan sonra yeni bir Türkiye Cumhuriyeti ruhu doğdu, işte o siyaset benim partimin vazgeçemeyeceği temel siyasettir” dedi.
GÜN BUGÜNDÜR!
“Şu an karşınıza CHP sözcüsü olarak çıkmıyorum” diyen Baykal, “Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olarak, Türkiye’yi yaşamış, geçmişini bilen, geleceğini düşünen Türkiye Cumhuriyeti evladı olarak buradayım. İnanıyorum bugün bu salonda başka partilere mensup arkadaşlarım da vardır. Elbette olacaktır, ben bunu istiyorum. Başka partilerden genel başkan yardımcılarının aramızda olduğunu duydum, göğsüm kabardı, gurur duydum. MHP’li arkadaşlarımın burada olduğundan eminim ve kuşku duymuyorum. Saadet Partili, AK Partili kardeşlerimin aramızda olduğunu umuyorum, diliyorum ve hoş geldiniz. Eski Doğru Yolcu’lar, ANAP’çılar hep bir aradayız. Sorun hepimizin bir arada olmasını gerektiriyor. Onun için Türk bayrağı açıp ‘gelin altında toplanalım’ diyorsunuz. Buna ihtiyaç var. Gün bugündür! Türk Bayrağı altında toplanmanın günü bugündür. Meclis o kararı alamadı ve şimdi millet bu kararı alacak. Devletin temellerinin sadece kanunlarda değil milletin yüreğinde yazdığını 16 Nisan’da ortaya koyacak” açıklamasını yaptı.
KURTULUŞ MÜCADELEMİZ İZMİR İŞGAL EDİLDİĞİNDE BAŞLAMIŞTIR!
Baykal Çanakkale ve Kurtuluş Savaşları üzerinden verdiği örneklerde, “Türkiye nedir? Çanakkale’yi tuttuk ama İstanbul işgal edildi, bir şey değişmedi. Sevr Anlaşması’yla noktalandı. Bir monarşi, saltanat ve padişah var. Çaresiz kaldılar, tükendiler, bittiler. İş birliği yaptılar demiyorum ama direnemediler, teslim oldular. Ellerindeki kudret buna yetmedi. İngiliz zırhlısına bindiler kaçtılar. Türkiye’yi verdiler. Kurtuluş mücadelemiz İstanbul işgal edilince değil, İzmir işgal edilince başlamıştır. Mustafa Kemal İzmir işgal edildiğinde ‘Bir dakika, harekete geçmeliyiz’ demiştir ve Samsun’a çıkmıştır. ‘İstiklali milletin azim ve kararı kurtaracaktır’ dedi. Bu bildirge saltanata meydan okunma bildirgesidir. Seçim kampanyası yapar gibi çalıştı. Ama bir siyasi parti için, iktidarı kapmak için değil milleti kurtarmak için siyaset yaptı. Sevr’i yırtarak Lozan’ı onlar imzaladı. Milletin egemenliği meclisin üstündedir anlayışı hakim oldu. Sonraki dönemlerde darbe yapanlar bile seçime sürüklenmek zorunda kaldı” diye konuştu.
BU TÜRKİYE’NİN KÜME DÜŞMESİ ANLAMINA GELEN BİR ANAYASADIR!
Baykal yeni değişikliğe parti olarak niye hayır dediklerini gerekçeleriyle açıkladı. Baykal, “1983 anayasası 17 defa değişti. Şimdi 18’inci bir tasarı geldi önümüze. Bir baktık gelen yasa dünyanın 200 ülkesinin hiçbirinde yok. Anayasa kitaplarında baktık, böyle bir kitap yok. Yani kitapta yeri yok bu anayasanın. Başkanlık diye eli yüzü düzgün bir sistem var. Çoğu yerde başarısızlık ama Amerika’da başarılı işliyor. Oradaki gibi mi diye baktık hiç alakası yok. Tarihimizde yeri var mı? Yok. Şura, istişare ve 100 yıldan beri meclis var. Bilge Kağan’a kadar git, orada bile konuşulan insanlar var. Ne meclis ne mahkeme ne siyaseten şuna bak diyecek bir otorite yok. Bakan atayacak meclisin haberi olmayacak, atadıktan sonra da olmayacak. Yardımcı seçecek seçmenin haberi olmayacak. Ben kararlaştırdım! Kaç tane? Size ne? İtiraz edince, ne demek sınırsız, 1-2 olur. Yaz o zaman en fazla 3 olmak üzere başkan seçer diye, yazmıyor. Beni niye kısıtlıyorsun diyor. Böyle devlet düzeni olur mu? Hukuk kimsenin keyfiyetine bırakılmaz. Mecliste her inanç ve etnik kökenden insanın olduğu tek organ meclis. Yüzde yüz milli irade o işte… Seçime gireceğim, yüzde 50 artı 1… Burada meclisin yüzde yüzü var. Meclisin elinde olan yasama yetkisini cumhurbaşkanı bizzat kendisi, kanun adında değil ama cumhurbaşkanı kararnamesi adı altında çıkarabilecek. Bütün bakanlıkları feshedebilecek. Yeni bakanlık kurabilecek. Kim nasıl atanır konusunda kendi başına karar verecek. Yetkileri ve özlük haklarını kendisi belirleyecek. Bana bırakın ben yaparım düzeni olur mu? Milletin cebinden çıkan paranın nereye harcanacağına meclis değil başkan karar verecek. Bu Türkiye’nin küme düşmesi anlamına gelen bir anayasadır. Anayasalar sadece metinler değil, medeniyet tercihidir. Nasıl bir medeniyetin içinde yaşayacağız? İdealin nedir, anayasaya baktığın zaman görürsün. İlk kez var olan dünya medeniyetinin altında, dünya liginde değil, bölge liginde oynamayı kendi irademizle kararlaştırıyoruz. ‘Bizim müstahakkımız budur’ diyoruz. Hayır Türkiye’nin müstahakkı bu değildir. Türkiye her zaman çağın ötesinde bir anayasaya layıktır” açıklamasını yaptı.
EYALET KURMA YETKİSİ VERİLİYOR, AĞZINI BİLE AÇAMAYACAKSIN!
Baykal anayasa taslağının 123’üncü maddesi üzerinden örnek verdiği konuşmasında yeni sistemde başkanın eyalet kurma yetkisi olduğunun altını çizdi. Baykal, “Eyalet ilan etme yetkisini meclisin yanı sıra cumhurbaşkanına da veren değişiklik. Nereden çıktı? Eyalet kurma hakkını cumhurbaşkanın talep etmesini gerektiren, dillendirmeden bunu böyle yapan bir düzenleme ne anlama geliyor? Bu anayasa eyalet kurma anahtarını cumhurbaşkanına teslim eden bir anayasadır. ‘İlk dört madde orada duruyor’ diyorlar da 123’üncü madde de bu hale geldi. Anayasa mahkemesi ne karar verecek? Git derdini anlat… Yeni anayasa ‘Sen bildiğini yap kardeşim, duyurma bile’ diyor. Başkanın etrafında bir kadro oluşacak, halka, meclise, hiçbir şey sorulmadan para çatır çatır harcanacak sen ağzını bile açamayacaksın” dedi.
BU YETKİYİ HİÇBİR ALLAH’IN KULUNA VERMEYECEĞİZ
Baykal, “Türkiye 80 milyon… 600 yıllık imparatorlukta yaşayan ve kurtuluş savaşını veren bu insanlara ‘ver elindeki egemenliği ben idare edeceğim’ diyor, sen kim oluyorsun? Bu yetkiyi hiçbir Allah’ın kuluna vermeyi kabul edemeyiz. Hiçbirimiz kendimiz için siyasi liderlerimiz için istemeyiz. Bu yanlış… Bu doğru değil. Yanımda başbakan istemiyorum diyor. Yahu bırak bir yardımcıya ihtiyaç var. Birisine kal derimi kalır, git derim gider. Bu kadar teslimiyet mümkün değildir. Karışmayın ben, harcayacağımı harcayayım, yapacağımı yapın, suç varsa mahkemeye gidin. Mahkeme denetim mekanizması değildir. İşlenen suçun gereğini yapar. 600 kişilik meclisten 400 kişi evet bu suçludur, mahkemeyi açalım diyecek. O zaman bu konu gündeme gelebilecek. Hangi meclis alacak bu kararı? Cumhurbaşkanının partisinin iktidar olduğu meclis?” diye konuştu.
BANA TERÖRİST DİYENİN ALNINI KARIŞLARIM!
Ergenekon Davası üzerinden konuşan Baykal, anayasa değişikliği hakkında iktidara eleştirilerde bulundu. Baykal, “Bize bir savcı lazım diyorlardı. O savcıyı buldular mı? Buldular. Kim? Zekeriya Öz… Şimdi nerede? Amerika’da… O savcıyı bulan bugün başkan olmak istiyor. Çıkıp o zaman ben bu davanın hukuki dayanağı yok demiştim. Hayır var ve ben bunun savcısıyım demişti. Ben o zaman sen savcıysan ben de bu davanın avukatıyım demiştim. Kim haklı çıktı? Avukat… Haksız çıkan savcı şimdi başkan olmak istiyor. Ergenekon, FETÖ, PKK çöküntüdür. Yapılacak bir şey var; alnı açık başı dik şerefle hayır demektir. Hangi partili olursan ol bu memleketin ferdiysen çaren yok ‘hayır’ diyeceksin. Evet kampanyası yapanlar gerekçe söylüyorlar mı? Sağa sola hakaret ediyorlar. Tek söyledikleri çift şoför olmaz. Çift pilot oluyor ama… Devlet arabasını yola çıkarıyor, yedek lastiği, stepnesi yok. Arabanın freni yok. Kaza kaçınılmaz… yol yapıyorsun, köprü yapıyorsun, her şey için teşekkür ediyorum. Çanakkale’de köprü yapıyorsun, hayırlı olsun. Bu sistem bunları yapmana engel mi? Sen bunları yapıyorsun diye milletin egemenliğini sana vermem. Sen hükümetsin yürü kardeşim yürü… Bunlar terörist diyor. Milletin yarısından fazlası hayır diyecek. Millet bu olmadı, yakışmadı diyor. O terörist, bu PKK’lı diyorsun ama sen PKK ile iç içe girmişsin. Ben 16 Nisan’da sağ kalırsam gideceğim ve hayır oyu vereceğim. Ama bana terörist diyenin alnını karışlarım. Böyle açıklamalarla ‘evet’i büyütebilir miyim dediler ama millet yalanı yutmuyor” ifadelerini kullandı.
EVET ÇIKARSA SİYASİ VE EKONOMİK DEPREM OLACAKTIR!
Baykal, “Hayır çıkarsa ortalık karışı diye yalan söylüyorlar. Evet çıkarsa ortalık karışır. Evet siyasi depreme ortam hazırlayacaktır. Herkese sözleşmeli personel olacaksın diyecekler. İşçiler için kıdem tazminatı fonu bir başka fona aktartılmış olacak. Bir sabah kalkacaksınız mesela varlık fonuna aktarılacak. Bunların hepsi toplumu allak bullak etmeyecek mi? ‘Evet’in sonucu ekonomik depremdir. Parası pulu olanlar bunu yurt dışına çıkartır. ‘Burada artık başımıza ne geleceği belli olmaz’ diyecekler. Yüzlerce firma kayyuma alındı. Evet çıktığı anda ekonomik güvence kaybolacak. Kargaşa çıkarmış… Evet sonucu kargaşa çıkar. Türkiye daha şimdiden bölünmeye başladı. Hayır çıktığında berrak, net, olacak. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, meclis, belediye, kanun, hukuk devam edecek. Hayır çıktığında CHP cumhurbaşkanını istifaya çağırır dediler. Genel başkan hayır böyle bir teklif götürmeyeceğiz dedi. Ben de söylüyorum. Hayır istifa et demeyeceğiz, görevine devam et, seçime kadar anayasaya uy diyeceğiz. Hayır çıkarsa bir şey olacak, bir hafta sonra öyle bir 23 Nisan kutlaması yapacağız ki sanki 1923 Nisan’ındaymışız gibi meclisi ilk biz açıyormuşuz gibi yaşayacağız. Hayırcılar olarak değil evet diyenlerin de ellerinden tutarak, gelin bu devleti bir daha kuruyoruz, sizler de bunun bir parçasısınız diyerek kutlayacağız. Rektör, savcı, kaymakam, cumhurbaşkanı, başbakan, devlet büyükleri evet diyor, devlet evet diyor da biz de millet olarak hayır diyoruz. Bürokrasi evet halk hayır diyor. Kimin dediği olacak? Millet devlete mi, devlet millete mi teslim olacak? Devlet milletin devleti olacak, bir avuç insanın değil. Milletin tümünün egemenliği ortaya çıkacak” ifadelerini kullandı.
Baykal programın ardından Gaziemir’deki Otokent ve Tarihi Kemeraltı Çarşısında esnaf ve vatandaşlarla bir araya gelecek. (Ege’de Son Söz)