Konuyla ilgili olarak açıklamada bulunan Eğitim- İş Çeşme Temsilcilik Başkanı Burak ATASEFA, “
Öğretmenlik Meslek Kanunu öğretmenlerin hiçbir sorunu çözemediği gibi kariyer basamakları ile
öğretmeni ayrıştırmaktadır. Eğitim-İş öncülüğünde 15 sendika birleşerek eylemler yaptık ve bu kanuna karşı olduğumuzu haykırdık. Ancak Bakanlık kulağını tıkadı. Yıllardır, yapılan uygulamalarla öğretmenlik
mesleği itibarsızlaştırıldı. Öğretmenler mutsuz, öğretmenler geçim sıkıntısı yaşıyor. Bütün bunlarla birlikte, kariyer basamaklarında Başöğretmenlik sıfatı kullanılmasını da biz Eğitim-İşli öğretmenler asla kabul etmiyoruz. Bu
nedenle Eğitim-İş Çeşme Temsilciliği olarak “Başöğretmenimiz tek, saygımız sonsuz” temalı
eylem yapıyor ve Başöğretmenimize saygımızı
gösteriyoruz.” dedi.
RİYAKÂR ÖVGÜLERE DEĞİL ACİL
SORUNLARIMIZIN ÇÖZÜLMESİNE
İHTİYACIMIZ VAR
Ataswfa yaptığı açıklamada, "Bugün Öğretmenler Günü. Bugün Atamızın Millet Mekteplerinin kendisine verdiği
“Başöğretmen” unvanını kabul etmesinin de yıl dönümü olan Öğretmenler Günü. Ancak ne
yazık ki böylesi bir günde, gururlu olduğumuz kadar buruğuz da.
Çünkü bugün aynı zamanda, Cumhuriyet tarihinde öğretmenliğe en çok zarar vermiş, onu en
çok değersizleştirmiş, açlığa ve itibarsızlığa sürüklemiş olan yöneticilerin öğretmenleri
riyakarca övmek için sıraya girdiği bir gün.
Öğretmenlerin çalışma koşullarını ağırlaştırdılar; mesleki alanlarındaki söz hakkını gasp
ettiler; Anayasal bir hak olan güvenceli istihdamı çiğneyerek kadrolu/sözleşmeli/ücretli diye
ayrıştırdılar; yetmedi- öğretmenleri Saray’ın talimatı ve yandaş sendikaların oluruyla
hazırlanan ÖMK denilen garabetle uydurulmuş yeni unvanlarla bölmeye giriştiler; bir
teneffüs arasında hazırlanabilecek basitlikte olan bu kanunla öğretmenlerin uzmanlıklarını,
diplomalarını, emeklerini, meslekteki kıdemlerini görmezden geldiler; öğretmenleri
geçinemez, eve boynu bükük sınıfa ise düşünceli biçimde girer hale getirdiler; yaşanabilir bir
emeklilik hayalini çaldılar; liyakatsizce atanan yandaş yöneticilerin mobbingleriyle bunalttılar,
yine liyakatsiz mülki amirler arasında öğretmen azarlamayı adeta bir geleneğe
dönüştürdüler, biz hakkımızı aradığımızda “trol” deyip, “çapulcu” deyip hedef gösterdiler,
öğretmenlerin Başöğretmenlerinin kendilerine emanet ettiği öğrencilerine çağdaş, laik ve
adil bir eğitim verebilmesini engellediler ve şimdi bugün utanmadan takiyye yapacak,
öğretmenliğin kutsallığından bahsedecekler.
24 Kasım aynı zamanda Atatürk’ün öğreticiliğine saygı sunmanın günüdür. Şimdi bugün
müfredattan Atatürk ile ilgili öğretileri seyreltmemişler gibi, Atatürk tekke ve zaviyeleri
kapatmışken onlar dernek maskesi takmış tarikatları eğitimin içine kadar sokmamışlar gibi,
liyakatsizce atadıkları onlarca gerici yönetici, Atatürk’e dil uzattığında cezasızlıkla dolaylı
olarak teşvik etmemişler gibi Atatürk’ün Başöğretmen unvanını almasının yıl dönümünde
kutlama yapacaklar.
Eğitim-İş olarak, “Madem bugün bizim günümüz, riyakarlığa sırtımızı dönüyoruz. Bu acınası
tiyatronun zorunlu figüranları olmuyoruz” diyerek, MEB’in organize ettiği hiçbir etkinliğe
katılmadık. Biz bu Öğretmenler Günü’nde, tüm illerde önce Başöğretmenimizin anısına
Atatürk anıtlarına karanfil bırakıp saygılarımızı ve şükranlarımızı sunmayı, ardından
kamuoyuna gerçekleri anlatmayı doğru bulduk.
Peki nedir o gerçekler; sendikamızın Öğretmenler Günü için 16 bin öğretmen ile görüşerek
yaptığı araştırma ortaya koyuyor:
? Öğretmenlerin yüzde 83.1’inin hane gelirinin yoksulluk sınırının altında, yüzde
61.40’ının ise geliri giderlerini karşılamıyor.
? Yoksulluğa mahkum edilen öğretmenler borç batağında. Yüzde 90’ı kredi kartı
borcunu ödemekte zorlanıyor, yaklaşık yüzde 32’sinin şahıslara borcu var, yüzde 43’ü
ise her ay borç para bulmaya çalışıyor.
? Bize yaşatılan ekonomik buhran o kadar derin ki öğretmenlerin yüzde 94’ü kıyafet
ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Öğrencilerini kendi çocuğu gibi okutan
öğretmenlerin yüzde 90’ından fazlası çocuklarının eğitim masrafları karşısında çaresiz
durumda. Öğretmenlerin yüzde 97’si köyüne ve ailesinin yazlığına gitmek dışında bir
tatil bilmiyor.
? Bu ağır geçim sıkıntısı yüzünden öğretmenlerin yüzde 91’i ek iş arıyor. Ailece ayda bir
kez dışarıda yemek yiyebilen öğretmenlerin oranı sadece yüzde 63. Öğretmenlerin
yaklaşık yüzde 97’sinin maaşlarının düşüklüğü nedeniyle toplumdaki saygınlığının
azaldığını düşünmesi de sendika olarak eylemliliğimizi “öğretmene saygı” diye
kurmamızın sağlaması niteliğinde.
Bakan’ın öve öve bitiremediği yandaş sendikaların yapımında emekleri olduğu halde
şimdilerde dostlar alışverişte görsün tadında itiraz eder pozlarına büründüğü ÖMK
konusunda da öğretmenler net:
- Öğretmenlerin neredeyse yüzde 99’u bu ucube kanunun kendilerine bir kariyer
sağlamayacağından emin. Yüzde 97’si bu kanunun, sorunlarına çözüm getirmediğini
düşünüyor, yüzde 99’u ise bu kanunla mesleki itibarının artmayacağının farkında. Hatta
öğretmenlerin yüzde 92’si için bu kariyer basamakları sadece bir oyalama taktiği.
- Ve ne mutlu ki öğretmenlerin yüzde 96’sı bu ülkenin tek Başöğretmeninin Atatürk olduğunu
ve öyle kalması gerektiğini vurguluyor.
İşte Öğretmenler Günü’nde yere göğe sığdıramadıkları öğretmenleri koydukları hal budur!
Dünyada Başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde
öğretmenlere geçinemedikleri, saygı göremedikleri, mesleki haklarını alamadıkları bir tablo
reva görülmektedir.
Bunu kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz! Öğretmenlerin bu toplumun aydınlık yüzü olduğunu,
haksızlığa karşı boyun eğmeyeceğini, inandıkları ve hakları konusunda Başöğretmen’in eğitim
neferlerini zapt edecek kadar büyük bir pranganın var olmadığını yine ve yeniden, yılmadan
göstereceğiz!
Bu duygu ve kararlılıkla tüm eğitim emekçilerinin Öğretmenler Günü’nü kutluyor,
öğretmenler günlerini bayram gibi kutlayabileceğimiz bir geleceği örmek için birlikte
mücadele etmeye çağırıyoruz" diye görüşlerini dile getirdi.