Suç, Atatürk’te…
Ortaya çıkmayacaktı…
Peşine bir ulusu takmayacaktı…
Bir ulusa, inançların en büyüğünü aşılamayacaktı…
Bir milletten bir ordu, bir ordudan bir onur savaşı, bir onur savaşından bir zafer, bir zaferden, dünyanın en şerefli ülkesini yaratmayacaktı…
Oysa, her şey kolaydı…
Büyük Önder'e “Ordu yok…” dediler, “kurulur” dedi…
“Para yok” dediler, “bulunur” dedi...
“Düşman çok…” dediler, “yenilir” dedi...
Demeyecekti…
Spil’de Yunanlılar’la hala çelik çomak oynayacak, Kordon’da Yunan bayrağı altında çay içecektik ne güzel… Edirne, Kırklareli, Enez, Tekirdağ’da mavi beyaz Yunan bayrağı olacaktı ne hoş…
Bugün Bodrum’a İtalya vizesi almadan gitmeyecektik… Ne hoş olacakı Fethiye’de İtalyan restoranlarında karnımızı doyurmak…
Çanakkale’de İngilizler’e konuk olacaktık… Gelibolu, böylesine şehit dolu olmayacaktı işte… Ölmeyecektik bir vatan uğruna…
Adana’da şalgamı Fransızlar’ın elinden içecektik… Hatay’da şimdi Fransızlar uğraşacaktı Suriye ile…
Amaaan, bize ne deseydik…
Sarıkamış, Ermeniler’indi çoktan…
Samsun ile Merzifon’u da İngilizler seçmişti…
İstanbul’a gitmek, hepimiz için AB’ye girmek kadar imkansızdı…
Dedik ya, suç Atatürk’te…
Ne güzel, Konya ovasını karasabanla sürüp, öküz besleyecektik, bize izin verdikleri yerlerde…
Çok klasik olacak diye demiyorum, her birimizin adının ne olacağını…
Babalarımızın kim olacaklarını demiyorum size… Utanıyorum da az biraz belki…
O yüzden yazmıyorum bile…
* * *
İnançlı görünmenin bu ülke insanına inanmaktan geçtiğini bir Atatürk gördü…
Özgürlüğün, bu vatan için ne demek olduğunu bir tek Atatürk anlattı dedemlere…
Emir almaktansa, ölmenin daha onurlu, daha şerefli olduğunu da o aşıladı…
Dünyanın, 95 yıl sonra bile unutamadığı bir istiklal mücadelesini verip, öle öle kazanmanın hala büyük bir şaşkınlık, hayranlık ve taktirle anılması o yüzden işte…
O yüzden, Çin’de bile okullarda ders kitaplarında Atatürk’ün hayatı, askeri dehası, başarıları ve bir ulusu peşinden sürükleyecek karizmasının anlatılması…
Çinli bile, Atatürk’ü ezberlemeden mezun olamıyor okuldan…
İngiliz liderin en son önünde eğildiği Türk, Atatürk…
Dünya’nın tüm ülkelerinden övgü mesajları alan, örnek edinilen ilk Türk de Atatürk…
Ama yapmayacaktı…
Madem o kadar ileri görüşlüydü, bu ulusun, bugün geldiği noktayı da görecekti..
Bana ne görseydi!..
Görseydi de hiçbirini yapmasaydı…
Ona mı kalmıştı bu ulusun şerefini, kadınlarımızın kızlarımızın namusunu korumak…
Atatürk’e mi kalmıştı, 95 yıl sonra okul bahçelerinden bile büstlerini kaldırmaya çalışacak, kaldıramıyorsa da baltayla kıracak bu millete özgürlüğünü vermek…
O’nun görevi miydi, camilerimizin yerine kilise dikilmesini engellemek…
Doğacak çocuklarımızın Müslüman doğmalarının bekçiliğini yapmak Atatürk’ün görevi miydi…
Bunları yaptı diye, bizi özgür, onurlu, şerefli, hür ve namuslu tutmayı başardı diye, bize kendi kendinizi yönetin diyerek kurduğu cumhuriyeti kutlamayı kendi kendimize yasakladık işte…
95 yılda, geri geri gittiğimiz nokta bu…
Yürümeyin diyorlar bize… Kutlamayın bu bayramı diyorlar…
Bir avuç da kalsa Atatürk’ün torunları, bu günü kutlayacaktır…
Topa, tanka karşı yürümüş dedelerinin kanından aldığı güçle meydanlara, Anıtkabir’e yürüyecektir…
Ne diyeyim ki ben daha… Allah sonumuzu hayır etsin!..