Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor








Cumhuriyet’in çınarları baloda buluştu
Cumhuriyet’in çınarları baloda buluştu
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen öldü
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen öldü
Her pedal bir fidan
Her pedal bir fidan
Fedon ; ‘’Yazı ben başlatır ben bitiririm’’
Fedon ; ‘’Yazı ben başlatır ben bitiririm’’
Metin Arolat, sahnede hayatını kaybetti!
Metin Arolat, sahnede hayatını kaybetti!

Levent Donduran

Yamalar da eskidi artık!..
1 Temmuz 2017 Cumartesi

Ahmed Arif, “hasretinden prangalar eskittim…” demişti… O demişti de, biz diyemezdik…

“Pranga”yı ağzımıza almanın sakıncası yoktu da, o pranga “hasret” ve “eskitmek” kavramlarıyla birleştiğinde, kışkırtırıcı mı sayılırdı bilmem, tehlikeliydi…

Diyemezdik…

 

Gençlere prangayı layık görenlerin, onları prangalı görmek için aslında can atanların kulağını tırmalardı “hasretinden pranga eskitmek…”

Dedik ama sık sık…

Gizliden gizliye de olsa dedik… Bir göl kıyısında, bir yayla havasında, bir bahar gecesi serinliğini ısıtan ateşin kıvıl kıvıl şavkında söyledik Ahmed Arif’i hep…

 

“,,,dağlarına bahar gelmiş memleketimin
haberin var mı taş duvar
demir kapı kör pencere
yastığın ranzan zincirin
uğruna ölümlere gidip geldiğim
zulamdaki mahzun resim
haberin var mı..”

 

*          *          *

 

Yamalıydı o yıllar… Yaşamımız yamalı; soluğumuz yamalı; umutlarımız, beklentilerimiz, hayallerimiz hatta acılarımız yamalıydı…

Bir yumurtanın aslında bir çorap topuğu yamamada nasıl vazgeçilmez olduğunu şimdi nasıl anlatayım ki ben size…

Çorabın yaması, yumurtadandı… Yumurta olmazsa, çorap yaması olmazdı çünkü…

 

60’ların eşitliğini aradık 70’lerde…

70’lerin özgürlüğünü aradık 80’lerde…

80’lerin verdiği sorumluluğu aradık 90’larda…

90’ların şaşkınlığını aradık 2000’lerde…

 

Ve sonrasında hepsini bir yitirdik….

Hepsini bir arar olduk…

Hepsinin ne güzel koktuğunu; hepsinin yokluğunda, çokluğunun değerini anladık 2000’ler ve 2010’larda…

 

Çünkü yitirdiğimiz değerler, yitirdiğimiz inançlar, yitirdiğimiz kutsiyetler, yitirdiğimiz hayaller ve yitirdiğimiz umutlarımızın sayıları arttı bir bir…

 

Yerine kaygılar, öfkeler, endişeler, törpülenmiş düşlerimiz oturdu…

Her gün artarak, her ay, her mevsim, her yıl çoğalarak büyüyen…

 

Öğretim ile eğitimin arasındaki devasa farkın göz ardı edildiği yasalar, kanun hükmünde kararnameler, uygulamalar ve yeterliliği tartışılmayacak kadar net yetersizlikteki kadrolara bir “efendice teslimiyet” sergiledik giderek…

 

Eğitimsizlerin eğitimi yönettiği...

Baytarların sağlığa soyunduğu…

Mezbaha müdürlerinin, kabzımalların, imamların, hatiplerin altına sürülmüş koltukları ısıttığı son yıllarda; önce AK’landık, sonra sırasını bile şaşırdığımız değişimlerle, “saray”landık, “yol”landık, “rezidans”landık…

Oysa, bunların bu millete bir faydası yoktu…

Çünkü biz yine, kullanmadığımız doğal gazın parasını ödeyendik…

Geçmediğimiz köprülerin parasını da…

 

Vekilin vekile ettiği zam ile; vekilin emeklisine ettiği zammın hesabını tutturamayandık hatta…

Madenlerinde ölendik…

Stad kapılarında, asker otobüslerinde, başkent meydanlarında, eğlence mekanlarında bombalanan, parçalanan yitendik...

Bizim olmayan topraklarda, bizim olmayan savaşlara soyunandık hatta…

Hatta, kendi vatanı için savaşmayıp kaçanları maaşa bağlayıp, onların yerine gidip yaban ellerde şehit olandık…

 

Vatanseverliğin bile “kime göre vatanseverlik” terazisinde tartıldığı yıllardayız. Dünyanın gözünde de kendi içimizde de giderek ufalıyor, giderek eriyor, giderek utanıyor, küçülüyor, eğilip bükülüyoruz…

 

Yamayamadığımız eskimişlikler doldu her bir yanımız…

Yamadığımızda da artık yamalarımızın hızla eskiyip eridiği…

 

En kötüsü de bu işte…

Yamalar da eskimişse eğer; bizim kuşağın aklına hep Ahmed Arif düşer…

 

“Dağlarına bahar gelmiş memleketimin…” diyebilmenin dayanılmaz sabırsızlığı, o baharı o dağlara yeniden taşımanın dayanılmaz hafifliği düşer…

 

Ne pranga büyür gözümüzde; ne yastık ne ranza… Ne demir kapı ne kör pencere…

 

Ve bir sabah Sabahattin Ali fısıldar kulağımıza:

 

“Deniz gibidir gökyüzü…”

 

Nasıl olsa, bildiğimiz gökyüzü…

Yama da tutmaz, altı üstü…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
YAZARLAR
Atilla Köprülüoğlu
Atilla Köprülüoğlu
"ÇEK LOKOMOTİFİ" ZATOPEK
Levent Donduran
Levent Donduran
İhtiyar gözyaşları…
Sedat Kaya
Sedat Kaya
ŞÜKRAN DANSI
Nüvit Tokdemir
Nüvit Tokdemir
Benim kitap fuarlarım...
Esat Erçetingöz
Esat Erçetingöz
Alaçatı’da “Windfest 2024” rüzgarı esti
Okan Yüksel
Okan Yüksel
GÖZTEPE'NİN "KOCA KAPTANI" GÜRSEL AKSEL
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri