0 gündür zorunlu ev hapsindeyim.
Ayak bileği kırık ama beynimiz ve kalemimiz sağlam ne mutlu ki.
10 gündür Mesudiye bir dedikodu ile çalkalanıyor.
Aslında bir dedikodu değil, bir haber bu ama yetkililer susunca şaibe büyüyor.
Olay şu.
Mesudiye'nin yıllardır çıkmayan imarı için Belediye Başkanı Gürsel Uçar, geçtiğimiz günlerde Ankara'da Çevre Bakanlığıyla görüşüp imar yetkisini aldı.
Başkan Ankara'dan döndükten kısa bir süre sonra 28 Aralık'ta Damarası mevkinde imara açılacak bir arsa satıldı.
Ne var bunda denilebilir.
Eğer iddialar doğruysa çok şey var.
Tesadüfe bakın ki, arsa satıldıktan 3 gün sonra imar belgesi verilmiş.
Satanın, sattığı tarihte arsasının imara açılacağından haberi yok.
Alanların var mı, bilmiyoruz.
Ama alan iki ortağın belediye meclis üyesi olduğu iddiası çok düşündürücü.
Böyle ise bilgileri olma ihtimali çok yüksek.
Düşünün birkaç gün önce metrekaresi 5 bin lira olan arsanın fiyatı, birkaç gün sonra iki katından fazlasına yükseliyor.
İşte bu mide bulandırıyor.
İktidara yakın yayın organı Datça Haber bu olayı haberleştirmiş.
Yazıda ağır ifadeler var.
Söz konusu meclis üyelerinin çıkıp bu habere bir cevap vermeleri gerekiyor.
Susarak kendilerini bu işten sıyıramazlar.
"Biz imara açıldığını bilmiyorduk" demelerinin de artık pek bir değeri yok.
Çünkü şimdi biliyorlar.
Arsayı satanın suçu, arsasına imar geldiğini bilmemesi olamaz.
Çünkü o belediyede görevli değil.
Belediyede görevli olanların ise bunu yapması hiç etik değil.
Çünkü imar çıktığını bilmiyorlarsa da, çok yakında çıkacağını biliyorlardı.
En azından başkanın bu iş için Ankara'ya gittiğinden haberdarlardı.
Eskiler "şüyu vukuundan beter" derdi.
Bir şeyin dedikodusunun yapılması, onun gerçekleşmesinden daha kötüdür anlamına geliyor.
Üstelik bu iş artık dedikoduyu geçti, gazeteye haber oldu.
"Efendim, o gazete yandaş medya" deyip geçiştirilemez bu iş.
Haber yalansa çıkıp yalanlamak gerekir.
Ama ya doğruysa!
İşte o zaman işin rengi değişir.
Ve bu sessizlik sürdükçe değil yandaş medya, daha çok gazetede manşet olur.