"Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken
Yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı,
ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya,
ha bire itiyordu onu bir tepeye doğru,
işte kaya tepeye vardı, varacak, işte tamam,
ama tepeye varmasına tam bir parmak kala,
bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri,
aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden başbelası kaya
o da yeniden itiyordu kayayı tekmil kaslarını gere gere,
kopan toz toprak habire aşarken başının üstünden
o da ha bire itiyordu kayayı, kan ter içinde.”
Homeros/Odysseia
Sisyphus, Asopos’un kızını kaçıran çapkın Zeus’u ihbar edince Tanrılar tarafından ölümle cezalandırılır. Ancak akıllıdır Sisyphus.
Ölüm tanrısı Thanatos’u bağlayıp kaçar.
Bu kaçış düzeni bozmuş, sistemin çarkını kırmıştır.
Çünkü onun ölümden kurtuluşu insanlığa ölümsüzlük getirmiştir.
Tanrılar bu işe çok kızar.
Yakalanır.
Kilolarca ağır kocaman bir kayayı iterek, yüksek bir dağa çıkarma cezasına çarptırılır.
Cezaya göre kaya dağın tepesine çıktığı anda her defasında yeniden aşağıya yuvarlanacak ve Sisyphus’un onu yukarı çıkarma çabası sonsuza dek sürecektir.
Ama bu ağır cezaya rağmen Sisyphus mutludur.
Mutsuz olmasını bekleyen tanrılara inat mutludur.
Her defasında o kocaman kayayı yukarı çıkarmak bir zaferdir onun için.
Kısa bir an bile olsa bu zaferin verdiği mutluluk uğruna her defasında yeniden yeniden itmeye başlar kocaman kayayı zirveye doğru.
Bir ömür boyu.
Albert Camus der ki;
“Tepelere doğru tek başına didinmek bile bir insanın yüreğini doldurmaya yeter.”
Dolu yüreklilere selam olsun.
İyi hafta sonları.