Ne zarif bir görüntüsü var değil mi?
Bizler "tayyare böceği" diyoruz.
Ya da "Yusufçuk".
Bilimsel adı; "Sympetrum flaveolum".
İngilizler "Dragonfly" diyor.
Yani "Ejderha Böceği".
Kaşifler bir zamanlar Japonya'ya, Ejderha Böceği Adası (Dragonfly Island) demişler.
Samuraylar, güç ve özgüven getirdiğine inandıkları için maskelerini Yusufçuk motifleriyle süslemişler.
Navaho kızılderilileri, bu böceğe "rüya taşıyıcı" ünvanı vermişler. Gördüklerinde dilek tutup, o dileğin gerçekleşeceğine inanmışlar.
Bazı kabileler yusufçukların yılandan korkmaması, hatta üstüne konması nedeniyle onları kutsallaştırmışlar.
Aztekler kurnazlığı, cesareti ve güçlü olması nedeniyle bu böceğe saygı duymuşlar.
Budistler yusufçukları gördükleri zaman atalarının ruhlarının geri döndüğüne inanmış. Onların en çok göründüğü Ağustos ayının ortasını en kutsal gün kabul etmiş.
Yusufçuklar bir çok kültürde çok saygı duyulan bir tür.
Oysa bir predatör.
Acımasız bir yırtıcı.
Öldürme konusunda çok atik ve sertler.
Özellikle görme duyuları inanılmaz derecede gelişmiş. Petekgözlerinde binden fazla göz var.
Hemen hemen çevresini 360 derecelik bir açıdan görebiliyor.
Etrafından geçen sinek ve böcekleri havada yakalayıp, yiyor.
Bazı türleri saatte 95 km uçuş hızına ulaşabiliyor.
Bilmeyenler "insanlara zazarı var mı" diye sorabilir.
Yok.
Aksine yararları var.
Yusufçuklar usta bir sivrisinek avcısıdır.
Onların çok olduğu yerde sivrisinek olmaz.
Yusufçuklar yaşasın.
İyi haftalar.