11 Ağustos'u 12 Ağustos'a bağlayan gece yarısı.
Saat 00.18
Artı Gerçek İnternet Gazetesi'ne bir yazı düştü.
Başlık; Can Baba’dan UKKSA’ya…
Yazan yılların gazetecisi ve yazarı Nazım Alpman.
Konu Can Yücel'in ölüm yıldönümü nedeniyle UKKSA'nın anıt mezarı başında yaptığı anma etkinliği.
Nazım Alpman, anmayı tüm ayrıntılarına kadar anlatmış.
Kimler katıldı, kimler ne konuşma yaptı?
Belediye Başkanı Gürsel Uçar ne dedi, özel konuk yazar Nedim Gürsel neye vurgu yaptı?
Herşey.
Buraya kadar normal değil mi?
Ama değil.
Çünkü Nazım Alpman bu yazıyı kaleme aldığında henüz Can Yücel'in anması yapılmamıştı.
UKKSA'nın anma etkinliği bu yazı yazıldıktan 16 saat sonra gerçekleşti.
Öyleyse yılların gazetecisi, yazar Nazım Alpman neden bu yola başvurdu?
Neden henüz yapılmamış bir anmayı yapılmış gibi kaleme aldı?
Henüz konuşmamış, ne diyeceğini kimsenin bilmediği insanları neden konuşturdu?
Bu hem Can Yücel'in anısına, hem okuyucuya saygısızlık değil miydi?
Bizim meslekte "haber beklemez" diye bir söz vardır ama bu haber değil ki.
Nazım Alpman bu yazıyı anma yapıldıktan sonra yazsa, ne kaybederdi?
Bir gün önceden yazmasının elbette bir nedeni olmalı.
Açıklarsa seviniriz.
Çünkü henüz yapılmamış bir anmayı, yapılmış gibi yazması ne ismine, ne kalemine yakıştı.
Nazım Alpman yazısında Can Yücel'in "Ne kadar yalansız yaşarsak, o kadar iyi" sözüne de vurgu yaparak, şöyle demiş.
"Yalanların sarmalında dönüp duran talihsiz bir ülkede Can Yücel gibi bir dehanın yokluğunu her yıl daha derinden hissediyoruz."
Ne kadar doğru.
Ama bundan kendimize de bir pay çıkarmamız gerekiyor.
"Ne kadar yalansız yazarsak, o kadar iyi."
Nazım Alpman'ın dün gece yarısı 00.18'de yayınlanan yazısı için; https://amp.artigercek.com/yazarlar/nazimalpman/can-baba-dan-ukksa-ya-1