Benim İbibik geldi yine.

Soluk soluğa.

Yorgun, bitik ve aç.

Muğla semalarında dolaşmış uzun süre.

Menteşe Beyliği'nde asırlık bir çınar ağacında tünemiş birkaç gece.

İlginç duyumları var.

Anlat dedim ama "aç İbibik ötmez, önce yiyecek bir şeyler ver" dedi.

Pirinç, buğday, bulgur.

Doymadı mübarek.

Sağolsun bizim Nail, Karadeniz'den taze fındık getirmişti.

Bir avuç da ondan verdim.

Nihayet doydu obur.

Üstüne de bir kap su içti.

Bir de geğirmese.

Neyse! 

-Eee anlat bakalım İbibik.

-Malum Mart'ta yerel seçimler var. Muğla'da Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı için kulis çalışmaları fena hızlanmış. Menteşe beyi profesör abimiz bir dönem daha aday olmak istiyormuş. Kendisine yaşlı diyenlere Eskişehir'i örnek göstererek, "O 85 yaşında. Ben ondan 10 yaş küçüğüm. O aday oluyorsa ben niye olmayayım" diyormuş. Ancak bu kez işi zor. Partisinin il ve ilçe yönetimleri kendisinden memnun değil. Muğlalılar hiç değil. Genel merkeze "yine aday gösterirseniz, Muğla'yı kaybederiz" diye raporlar gönderiyorlarmış. Genel merkezde de aynı görüşte olanlar çokmuş. 

Araya girdim. 

-Peki yerine kimi düşünülüyorlar?

-Geçen dönem çok başarılı olmasına rağmen milletvekili adayı gösterilmeyen genç bir isimden söz ediliyor. Ekoloji mücadelesinde, hak arayışlarında, yangınlarda, tarlada, pazarda sürekli sahada, barikatta olan bir isim. Muğla'da çok seveni var. 

-Sen bu ismi biliyorsun değil mi? 

-Biliyorum ama söyleyemem. Çünkü Muğla'daki İbibikler bunu bana "of the record" söylediler. Ben öyle boş boğaz İbibiklerden değilim. 

"Helal olsun" dedim İbibik'e, "dürüstlük böyle bir şey işte." 

-Peki Datça ile ilgili duyumların var mı?

-Yuh sana. Bu anlattıklarımın hepsi Datça ile ilgili. Datça Belediye Başkanını Menteşe Beyi atıyor genelde. Yine aday olursa, yine o atayacak. Hatta atayacağı isim şimdiden belli.Bir müteahhit. Ama Menteşe Beyi aday gösterilmezse partisinin Datça Belediye başkanı adayını Datçalılar belirler. Belki ön seçim bile olur. Ha, o kazanır mı, orasını bilemem. 

Sonra sustu.

"Bu kadar mı" diye sordum.

"Bu kadar, yakında yine gelirim" dedi ve uçtu gitti, yarımadanın semalarına.

Giderken iki fındık yutmayı da ihmal etmedi köftehor!