Süt Kardeşler'de 'Emine'ydi.
'Tosun Paşa'da 'Tellioğlu Zekiye',
'Aile Şerefi'nde 'Ayşe',
'Gülen Gözler'de 'Fikret',
'Öyle Olsun'da 'Ayşe Huyugüzel',
'Çöpçüler Kralı'nda 'Hacer',
Şabanoğlu Şaban'daki 'Safinaz'
'Avanak Apti'de 'Nevin Şenses',
'Neşeli Günler'deki 'Nilgün',
'Doktor'daki 'Hemşire Sabahat',
'Davaro'daki 'Ayşo',
'Gırgıriye'deki 'Sevim',
Ve 'Hababam Sınıfı' serisinde 'Sunucu', 'Ayşe'si ve 'Melahat'...
****
Ayşen Gruda, bir ömür sahnelerdeydi.
Ülkemizin en komik kadınlarındandı. Lafını asla esirgemezdi.
Röportajlarında “Sanatçı etliye sütlüye karışmalı” derdi.
Tiyatro, sinema, dizilerle geçen 56 yıl...
Çok iyi oyuncuydu.
Çünkü komedide de iyiydi, dramda da...
Yıllarca tiyatronun tozunu yutmuştu ama TRT’deki “Domates Güzeli” tiplemesiyle popüler olmuş, “Nahide Şerbet”le kadın komedyenliğin de önünü açmıştı.
Ya sinema filmleri…
Kemal Sunal’la “Çöpçüler Kralı“ nasıl unutulur?
“Çiçek Abbas”ta Şener Şen ve İlyas Salman’la az mı güldürmüştü bizi.
Pilot Vecihi’yi(Şener Şen) bekleyen saf aşık rolü...
“Şabanoğlu Şaban”, “Tosun Paşa”, “Gülen Gözler”, “Şark Bülbülü”, “Süt Kardeşler” de öyleydi...
Kaç kuşak bu filmlerle büyüdü kaç…
****
Ayşen Gruda 5 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı.
O günlerde Müjdat Gezen şöyle konuşmuştu mikrofonlara;
“Bir siyah beyaz fotoğrafımız var, 1963’te çekilmiş.
Muammer Karaca Tiyatrosu’nda ‘Şeş Beş’ adlı oyundayız.
53 yıl sonra Sevgi Müzikali’nde oynadık, sevgili rolünde.
Tam 5 Gırgıriye filminde de birlikteydik.
7 Kocalı Hürmüz’de de. Ayşen kimselere benzemeyen üstün vasıfları olan bir sanatçıydı.
Sağlam bir Cumhuriyetçi, çok iyi bir Atatürkçü’ydü.
Yeri kolay kolay dolmayacak bir oyuncuydu, çok özleyeceğiz onu.”
Ayşen Gruda’nın bir röportajındaki şu sözleri ne güzel mesajdı;
“Bizler halkımızı mutlu etmeli güldürmeliyiz. Çünkü insanımızın mutlu olmaya ve gülmeye çok ihtiyacı var!..”
Bir başka röportajındandır
şu ifadeler;
"Biz insanların beynine beynine vurmadan, dostça, eğlendirerek, bir şeyler
anlatabildik.
Bizden insanlara bir çok anı kaldı, gülüşler kaldı, sözler kaldı.
Bunu bilmek bana hoşnutluk veriyor..."
****
Ayşen Gruda duyarlı bir kimlikti.
“Akıldane” dergisinde yazdığı hikayedir;
“Bir gün setten dönmüşüm torunum Emre aradı; ‘Anneanne, yolda araba çarpmış bir kedi gördüm, veterinere götürdüm, tedavisini yaptırdım. Anneme götürdüm o da temizledi eve aldı’ dedi.
‘Peki getir bakalım’ dedim. Kediyi gördüm, bayağı çirkin bir şey.
‘Ay niye aldın bunu, pek de çirkinmiş’ dedim.
‘Anneanne sen de çirkinsin, sana da araba çarpsa bakmayacak mıyız?’ dedi.
'Ne faşist kadınmışım' dedim kendi kendime. Güzeli kurban ediyoruz ama çirkini dışlıyoruz, asıl onları almak lazım.”
Ayşen Gruda, ülkedeki baskı ortamı için, “Kimse baskı altında değil, bilakis herkes fazla özgür” diyen Hülya Koçyiğit’e de “Daha ne yapsınlar pardon, kamçıyla mı dövsünler bizi?” demişti.
****
O, pırıl pırıl enerjisiyle, duruşuyla, yeteneğiyle, hayata gülümseyerek/ gülümseterek bakmamızı sağlayan değerlerimizdendi; çok özeldi!
Adile Naşit, Münir Özkul, Levent Kırca, Zeki Alasya, Halit Akçatepe gibi!..
Şimdi onların yanında
“İki Gözümüzün Çiçeği” ...
Çok sevmiştik, unutulacak gibi değilsin.
Şair der ya;
"Bazıları yokken bile vardır; fazlası ile..."
İşte Ayşen Gruda!
O hep gönül sayfamızda.
İyi ki bu Dünya'dan geçtin...