Halk söylencesinde 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece, suların denizlerin toprağa kavuştuğu Hıdırellez Gecesidir.
Bu nasıl denk düştü de Denizler o gece asıldılar.
Bundan 50 yıl önce Denizler katledildiler…
****
‘’Biz şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımızın bağımsızlığı ve mutluluğu için savaştık…” diye haykıran Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve yoldaşlarımız için toplumsal hafızamıza kazınan yalnızca ölüm olmadı.
Onlar bu ülkenin isyancı gençleri olarak bizlere hem onurlu bir miras hem de büyük bir sorumluluk bıraktılar.
Onlar özgürlük, eşitlik ve sosyalizm mücadelesinin yanı başına onur, ahlak ve insan kişiliklerini yaydılar.
****
Evet, Denizleri anıyoruz ama 50 yıldır biz Denizler’i sadece anmadık,
öfkemizi bileyerek yeni mücadele yolları geliştirdik…
Hem Denizler’den öğrendik hem de Denizler’i aşmak için yola çıktık. Yusuf, Hüseyin, Deniz ve onların mücadele arkadaşları yüklü bir miras ve sorumluluk bıraktılar. 50 yıldır 68’in bize yüklediği nedir diye soran herkese aynı cevabı veriyoruz.
Milyonlarca işçi ve emekçiyi, milyonlarca genci sermaye düzenine karşı birleştirmek ve örgütlemek.
68’den çıkan görev budur.,
68’i anlamak budur.
Denizler’in hesabını sormak da böyle mümkün olacaktır.
****
Hayat varsa ölüm de var. Ölüm hayatın gerçeği…
Ve iki kez ölünmüyor. Hepimize biçilmiş ölüm. Yaşarken ölmemek için yaşamalı.
Ölünce ölmemek için yaşamalı.
Deniz Gezmiş ölmeyenlerdendir.
Eşitliği, özgürlüğü savunuyordu, boyun eğdirmeye çalışanlara inat başını dik tutuyordu, düşmanlığı savunanlara karşı kardeşliğin sesiydi Deniz, yoldaşları Yusuf ve Hüseyin ile.
****
6 Mayıs 1972’de darağacında katledilen “ Üç fidan” bu ülkede onurlu olmanın başı, dik dolaşmanın, yiğitliğin sembolü oldu.
“Hala yakar türküsünü inceden inceye” Deniz, Yusuf, Hüseyin ölümsüzlüğe kavuşmuş olarak.
Çünkü onları sakladık. “Aslında seni saklamak / Her yaşta ustalık ister/ Öfke ister bilek kalınlığında - çünkü seni saklamak/- harcı değildi / her babayiğidin”
Biz sizi yüreğimizde sakladık.
Hasretinize vurun bizi.
****
Topluma tüm gücüyle saldıran saltanat düşkünü hırsızlar tekrar “boyun eğin” diye bağırıyor. Umutsuzluk yok kitabımızda.
Çünkü üç fidanın mirası mücadelemizde yaşıyor.
Biz de Denizler’in yaptığını yapacağız.
Onlar boyun eğmedi.
Biz de boyun eğmiyoruz.
Bizim Denizler’e, Mahirler’e, Ulaşlar’a, İbrahimler’e, Erdallar’a, Ali İsmailler’e, Berkinler’e sözümüz var.
Bizim Mustafa Kemal Atatürk’e, Kuvvacılar’a sözümüz var.
Gökyüzü şahittir, sözümüz yere düşmeyecektir.
Çünkü;
"O sözler ki/ imgelem sonsuzluğunun/ ateşten gülüdürler/kelebek çarpıntılarıyla doğarlar ölürler/o sözler ki kalbimizin üstünde /dolu bir tabanca gibi/ölüp ölesiye taşırız/o sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan/uğrunda asılırız."