Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor








Cumhuriyet’in çınarları baloda buluştu
Cumhuriyet’in çınarları baloda buluştu
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen öldü
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen öldü
Her pedal bir fidan
Her pedal bir fidan
Fedon ; ‘’Yazı ben başlatır ben bitiririm’’
Fedon ; ‘’Yazı ben başlatır ben bitiririm’’
Metin Arolat, sahnede hayatını kaybetti!
Metin Arolat, sahnede hayatını kaybetti!

Sedat Kaya

DATÇA'DA BİR OKUL VE BUFFALOLARIN SONU...
26 Ağustos 2022 Cuma

Datça'nın Mesudiye köyü Mezgit yerleşiminde küçük şirin bir bina.

Güzel geniş bir de bahçesi var.

Bir zamanlar bu bahçede çocuklar çınlatırdı ortalığı.

Erkekler uzun eşek, kızlar kör ebe oynardı.

Sonra elinde pirinç bir çan tutan bir görevli kapıya çıkar, kolunu seri biçimde bir sağa bir sola sallardı.

Çanın içindeki küçük topuz bronza çarptıkça, çıkan ses çocukların kulaklarında çınlardı.

"Ders saati!" 

 

Burası Mesudiye'deki iki okuldan biriydi.

Sabah evinden çıkan çocuklar, bu okula koşardı.

Sonra sistem 1989 yılında taşımalı eğitim getirdi.

Devlet dedi ki, nüfusu az yerlerdeki okullar kapanacak, herkes il ve ilçelerdeki okullara gidecek.

Ve kapatıldı bu okullar.

Bu ülkede binlerce öğretmen atama beklerken, devlet maaş vermemek için bu okullara öğretmen atamaktan vazgeçti.

Belki de köylüyü bitirmenin en iyi yollarından biriydi bu.

Çünkü köylü sadece kendi  ürettiğini tüketiyordu.

Marketlere, alış veriş merkezlerine koşmuyordu.

Şimdi çocuklar sabahın köründe Datça yollarına düşüyor, okuyabilmek için.

Çok aile de köyü bırakıp şehire yerleşiyor, çocuğunun yanında olmak için. 

 

Oysa zamanı biraz geri alırsak Datça yarımadasında eğitimin nereden nereye geldiğini daha iyi anlayabiliyoruz.

Mesela 1934 yılında Datça’da merkezde 6 ve köylerde de 41 olmak üzere toplam 47 Halk Okuma Odası varmış. Zamanın iktidarı bu odalara 132 kitap göndermiş Halkın katkılarıyla kitap sayısı 2199'a ulaşmış.

Düşünün 88 yıl önce tüm köylerde kütüphane.Şimdi Datça merkezde kaç tane var acaba? Benim tek bildiğim Demokrasi Evi'ndeki 

İbrahim Çiftçioğlu Kütüphanesi.

Yine 1934 yılında Datça’da eğitim çağında 435 çocuk varmış ve bunların 237’si okula gidiyormuş.

Yani eğitim çağındaki çocukların yüzde 50’sinden fazlası okuyormuş. Bu Datça halkının eğitime verdiği önemin belgesi.

1956 yılına gelindiğinde her köyde bir ilkokul varmış, ayrıca iki köyde de halk dersanesi hizmet veriyormuş. Halkın okuma yazma oranı ve kültür düzeyi çok iyiymiş. 

 

1966 yılında ise Datça’da, İlçe merkezinde 3, köylerde ise 9 ilkokul varmış.Bu okullarda 560 erkek, 561 kız çocuk okurmuş. Bu çocukların ailelerinin çok büyük bölümü çiftçilikle uğraşırmış.

Şimdi çiftçilikle uğraşan parmakla sayılacak kadar az.

Niye?

Çünkü egemen zihniyet böyle istiyor diye.

Üretme tüket.

Datça pazarındaki fiyatlardan belli değil mi?

 

1870'li yıllarda Amerikan hükümeti kızılderili soykırımı savaşarak gerçekleştiremiyordu.

Onca saldırıya, onca katliama, onca çiçek hastalığı mikrobuna rağmen kızılderililer iç bölgelerde yaşamaya devam ediyordu.

Sonunda General General Phillip Sheridan şeytanca bir fikir attı ortaya.

"Buffaloları bitirirsek, kızılderilileri de bitiririz."

Çünkü Buffalo kızılderililerin aşı, giyimi, yuvasıydı.

Amerikan hükümetinin kararıyla ülkede buffalo katliamı başladı.

Devlet kelle başı 1 dolar veriyordu.

Kısa sürede milyonlarca buffalo katledildi.

Bu kızılderililerin sonuydu.

 

Tarih bize der ki; bir ülkede çiftçiyi bitirirsen köylü sınıfıyla birlikte tarımı da bitirirsin, eğer  ülkenin eğitimini bitirirsen geleceği de bitirirsin.

Hayali düşmanlar yaratarak devletin beka sorununu dilinden düşürmeyenler, halkın ve ülkenin asıl beka sorununu örtbas ederler.

 

İçimiz karardı yine değil mi?

Öyleyse Hovhannes Tumanyan’ın mısralarıyla noktalayalım sözü.

 

"Güneşin ilk ışıklarıyla çık sokağa

Telaşlı gürültüsüyle yolunu kesecek bir okul bahçesi

Solmuş formaları ve boyasız kunduralarıyla

Selamlayacak çocuklar seni

Kızların perçeminde bir bahar

Vitrin çatlatır oğlanların afacan sesi

Kavgalar, oyunlar, sefertaşları

şehirler yıkar, şehirler kurar çocukların neşesi

Her çocuk biraz eşkıya, biraz umuttur yakından baktığında 

 

"çok yaşayın çocuklar

Ama, yaşamayın bizim gibi

Siz, çok yaşayın çocuklar..." 

 

Not: İstatistikler Muğla Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden Prof.Dr. Bayram Akça'nın araştırmasından alınmıştır.

 

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
YAZARLAR
Sedat Kaya
Sedat Kaya
ÖĞRETMEN
Atilla Köprülüoğlu
Atilla Köprülüoğlu
"ÇEK LOKOMOTİFİ" ZATOPEK
Levent Donduran
Levent Donduran
İhtiyar gözyaşları…
Nüvit Tokdemir
Nüvit Tokdemir
Benim kitap fuarlarım...
Esat Erçetingöz
Esat Erçetingöz
Alaçatı’da “Windfest 2024” rüzgarı esti
Okan Yüksel
Okan Yüksel
GÖZTEPE'NİN "KOCA KAPTANI" GÜRSEL AKSEL
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri