“Sen görürsün.
Seni akşam babama söyleyim de gör.
Bizim mahalleye bir daha gelirsin sen.
Hele bir kapımızın önünden geç bakalım.”
Bunlar çocukluğumuzda oyun oynarken birbirimize kızıp söylediğimiz sözler.
“Burası Rize.
Yine dua et ki çok ileri gitmeden bir ders verdiler.
Gelin Hanım.
Bu daha bir, daha neler olacak neler.
Daha dur bakalım, bunlar iyi günler.”
Bunlar da AKP Genel Başkanının, İYİ Parti Genel Başkanı için sarfettiği sözler.
Birbirine ne kadar çok benziyor değil mi? Lakin aralarında çok derin farklılıklar var.
Birincisi; saf, anlık, sevimli ve çocukça, akşam söyleyip sabaha unutulan, tekrar neşe içinde oyun oynayan çocukça.
İkincisi böyle mi ya...
Söyleyen Ülkenin Cumhurbaşkanı,
söylenen de bir siyasi partinin genel başkanı ama aslında kimin olduğunun da çok bir önemi yok.
Ülkenin Cumhurbaşkanı, burası benim memleketim sen buraya gelemezsin diyor. Gelirsen başına işte bunlar gelir diyor, daha dur neler olacak neler diyerek, daha kötüsü olabileceğini söylüyor, parmak sallıyor.
Kime?
Muhalefet parti lideri şahsında tüm muhaliflere.
Ülkenin birlik ve beraberliğini temsil eden Cumhurbaşkanı!, beni eleştiren Rize’ye gelmesin diyor.
Akıl alır gibi değil.
Ne vahim bir durum, ürkütücü!
2007 yılında Doğu Karadeniz turuna katılmıştım. Tur programının için de Rize’de vardı. Rize’nin zümrüt yeşili yaylaları, gür ormanları, başı dumanlı dağları, tertemiz havası, fındık ve çay bahçeleri, damakları şenlendiren lezzetleri, siyah çayın en organiği, yöre halkının sempatik tavırları, şiveli konuşmalarıyla ve tulum eşliğinde horonlarıyla o kadar tatlılardı ki doyamadım.
2011 yılında yine gittim ve her yıl tekrar tekrar gidip o samimi güzel insanları ve Rize’yi görmek isterim.
Şimdi İYİ Parti Genel Başkanı’na yapılanları görünce, eeeee bende sizin gibi düşünmüyorum, sizin partiliniz de değilim Rize’ye gidemeyecek miyim?
O güzellikleri tekrar tekrar yaşayamayacak mıyım?
Sayın yönetenler;
Yıllardan beri,üslubunuzla, iktidarda kalma hırsınızla bu ülkeyi karpuz gibi ikiye böldünüz. Sıra güzelim ülkemin illerini, ilçelerini bu girer, bu giremez diye bölmeye mi geldi?
Sıra da ne var?
Okullar, köyler, mahalleler, AVM’ler mi?
Bu sözlerinizi duyan vatandaşlar, sözlerinizi talimat olarak algılar ve beğenmediklerini, kendi gibi düşünmeyenleri Şehri’ne almazsa, bunun önüne nasıl geçeceksiniz.
Anayasamızdaki seyahat hürriyetimiz ne olacak?
El değmemiş doğası, birbirinden güzel yaylaları, tarihi yapıları ile Rize Doğu Karadeniz’in incisidir. Özellikle bahar ve yaz aylarında misafirlerini bekler. Sizin bu sözleriniz turizme balta olmayacak mı, bunu hiç düşündünüz mü?
Bizleri korkutarak, parmak sallayarak, bölerek yönetmeye çalışmayın. Yaşamlarımıza müdahale edip, daraltmayın.
Ekonomi, işsizlik, pandemi, hoşgörüsüzlük çok zor şartlarda yaşamaya çalışıyoruz zaten.