MÖ 260’lardı.
Bir zamanların görkemli kenti Knidos artık yokluk yaşıyordu.
Yıkık, döküktü.
Pers istilasının verdiği zarar yıllardır giderilemiyordu.
Üretim durmuştu.
Şarap, sirke satamıyorlardı.
Halk borç içindeydi.
Tüccarlar, tefeciler halkın sırtına kene gibi yapışmıştı.
Knidoslular nefes almakta bile zorlanıyordu.
İşte o günlerde müthiş bir teklifle karşı karşıya kaldılar.
Teklifi yapan Bitinya kralı Nikomedes’ti.
Nikomedes sanata ve mimariye meraklı bir kraldı.
Gözünü Knidos’un en önemli sanat eseri Çıplak Afrodit heykeline çevirmişti.
Halkı topladı, teklifini yaptı.
“Eğer çıplak Afrodit heykelini bana verirseniz, hepinizin borçlarını karşılayacağım. Kimsenin ne kamuya, ne tüccarlara bir kuruş borcu kalmayacak.”
Knidoslular ikiye bölündü.
Bir kısmı “verelim heykeli, yoksulluktan kurtulalım” diyordu.
Diğer kısmı buna karşı çıkıyordu.
Sonunda anlaşamadılar.
Referanduma gitmeye karar verdiler.
Herkes oyunu kullandı.
Kazanan taraf yüzde 60 ile “hayır” diyenler oldu.
Afrodit heykeli Knidoslular’ın onuruydu.
Onur satılamazdı.
Bu yüzden Aristoteles “gerçek demokrasi Knidos’tadır” sözünü kullandı.
*. *. *
Yarın sandık başına giderken aklımızın bir yanında dursun.