Gençti...
Yüreği ve beyni ile gençti...
Yakışıklıydı...
Belki en kolay,
belki en zor yapılan mesleği seçmişti.
İstanbul Bab-ı Ali’sinde, İkitelli Basını’nda olsa, mesleğini daha kolay, rahat ve iyi ekonomik koşullarla yapardı.
O, zor olanı seçti!
Halkının gerçekleri görmesi, duyması için bir muhalif gazeteyi seçti.
46 gazetecinin öldürüldüğü ülkede “Evrensel”de çalışmayı yeğledi.
“Artık vurmayın, kör oldum” demesine karşın
8 Ocak 1996'da polislerce dövülerek öldürülen gazeteciydi o!..
Sanayi burjuvazisine hizmet etmek için Anayol formülleri ile uğraşan ‘tekelci basın’ bile öldürülüşüne tepki göstermek zorunda kaldı.
İstanbul’a
'‘kafa koparmaya giden'’ler, bendine sığmayarak ‘'taşan’'lar bile öldürülüşüne ve öldürenlere karşı kılıf bulamadı.
****
Öldürenler belliydi.
Ve devlet seyirciydi.
Filmin kurgusunu hazırlayanlar bu kez ‘seyirci’nin katil oluşu karşısında suçüstü olmuşlardı.
*****
Gençti.
Yüreği ve beyni ile gençti.
Yakışıklıydı.
Yüreği ve beyni ile yakışıklıydı.
Güzeldi.
Düşüncesi ile güzeldi.
Adı; Metin Göktepe’ydi!
Biz dün-bugün-yarın
Metin Göktepe ile beraberdik.
Hep birlikteydik.
26 yıl olmuş bugün yıldızlara yoldaşlığı...
Ben de Can Baba'nın "Metin'e Metin Bir Metin" şiirinin dizeleriyle anıyorum Metin Göktepe'yi;
"metin’in kafasında bir darp var
polis karakolundan morga kadar
mosmor
bir darbe var
yüreğimizde beynimizde
soruyor bir işaret fişeği
biz ölerek mi yaşamayı
öğreneceğiz hâlâ..."