Çıktığı zorlu yolculukta karşına neyin çıkacağını bilmeden, aileni koruyarak binlerce kilometre yol alabilmek, kaderiinin insan tacirlerine emanet etmek zorunda kaldığın zorlu bir yolculuğun adıdır sığınmacı olmak...Mülteci statüsü kazanmak adına, daha iyi bir gelecek için çıktığın yolda kolluk kuvvetlerini aşabilmek, sınıırı geçerken neyle karşılaşacağını bilmeden gecenin buz gibi soğuğunda, güneşin altında yaşam mücadelesinin adıdır sığınmacı olmak...
Suriye sınırından Türkiye’ye 29 Nisan 2011’de 250 kişi ile başlayan göç dalgası, bugün milyonlara ulaşmış durumda. Yaşanan iç savaş nedeniyle yakın tarihin en büüyük göçüne sahne olan Türkiye’de 3 milyondan fazla mülteci hayata tutunmaya çalışıyor.
Savaştan kaçarak yeni bir hayat kurmak adına ölümü bile göze alarak çıktıkları zorlu yolun rotalarından birisi de İzmir’in Çeşme ilçesi...
Hemen karşısındaki 7.5 mil uzaklıktaki Yunanistan’ın Sakız Adası ise Çeşme’ye yakınlığı ile insan kaçakçılarının en önemli rotası konumunda. 2015 yılında yaşanan yoğun göç ilçede endişe ile karşılanırken, ülkelerinden kaçan insanlara uzanan yardım eli, İmece İnsiyatifi isimli gönüllülük üzerine çalışan yardım kuruluşundan geldi. Buz gibi bir gecede sınırı geçmek için annelerinin kucağında bekleyen çocuklara bir kap sıcak çorba ve ekmek vermek, o insanların en mutlu olduğu ana tanıklık etmek ‘Hepimiz insanız’ dedirten üzücü ama anlık mutlulukların tavan yaptığı dönemdi.
Birleşmiş Millet tarafından her yıl 20 Haziran’da kutlanan ‘Dünya Mülteciler Günü’nde Çeşme İmece İnsiyatifi sorumlusu Ali Güray Yalvaçlı ve Genel Sekreter Bigenur Karataş ile yaşanan bu süreci konuşuyoruz... Evlerinden, yaşam alanlarından kopartılan ve göç etmek zorunda kalan insanların hikayelerini Dünya Mülteciler Günü’nde dile getiren Ali Güray Yalvaçlı, “ Yapmak istediğimiz tek şey insani görevlerimizi hiçbir çıkar gözetmeksizin yerine getirmek” diyerek söze başlıyor.
İmece İnsiyatifi’nin bugün 250 kilometre sınırı olan bir alan içerisinde hizmetlerine devam ettiğini belirterek, “ Bugün İmece İnsiyatifi Dünya’nın birçok ülkesinden insanın İmece için gönüllü olarak çalışmaya devam ediyorlar. Ülkelerine döndüklerinde de Çeşme’nin olumlu yönde tanıtımını gerçekleştiriyorlar. Bu insanlar Çeşme’yi çok seviyorlar ve İmece’nin gönüllü çalışanları. İmece insiyatifi olarak iki yılönce ne yapıyorsak şimdi de aynı çalışmalalrı yapıyoruz. İzmir ve ilçelerinde kamplarda yaşayan insanlara haftanın 5 günü yardım yapmaya devam ediyoruz. İmece ayda 15 bin kişiye temas ederek misyonunu sürdürüyor. Bunun yanı sıra sığınmacılara workshop’lar yaparak onların iş yapmalarına imkan sağladık. Evlerine makineler alarak para kazanmalarına vesile olduk. Bugün kendigeçimleriini sağlayabildikleri gibi çocuklarını okullara gönderebiliyorlar. Bizler devletin sırtından yük kaldırmaya çalışıyoruz. Mülteciler bizim gerçeğimiz. Şu anda ortada fiilibir durum var! Binlerce insan sokaklarda aç ve yaşamaya çalışıyorlar. Bizler de aynı durumda olabilirdik. Kimse doğacağı yeri seçemiyor. Bunlar bizim tercihimiz değil ama insan olabilmekbizim tercihimiz” dedi.
Yalvaçlı, İmece’nin temelinde insan olmaya gayret etmek olduğunu da sözlerine ekleyerek, “ Burada kimin elinden ne geliyorsa herkes bir nebze de olsa bu organizasyona destek veriyor. Burada maaş alan kimse yok! Burada herkes gönüllü. Bu vicdan ile ilgili bir olay. Sığınmacı olayları azaldıktan sonra Çeşme’de 150 aileye destek vermeye devam ediyoruz. Bizler sözün değil, eylemin peşindeyiz. Önemli olan bu. Bizler Sakız veya başka bir yerde oturmuyoruz. Bizler buranın insanıyız. Birileri de bizim çayımızı, kahvemizi içsin, bir ihtiyacınız var mı desin. Burada bizi gıda poşetlerini sattığımızı söyleyerek suçladılar ama biz ne yaptığımızı biliyoruz. Valilikten, Göç İdaresi’nden, Kaymakamlıktam her türlü iznimiz var. Herşeyimiz açık bir şekilde faaliyetlerimizi sürdürüyoruz” diyerek sitemini dile getirdi.
-AVRUPA’DA YAŞANANLARI ANLATIYORUZ-
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komisyonu ve Avrupa Birliği Göç İdaresi ile sürekli temasları olduğunu da söyleyen Yalvaç, “ Avrupa Birliği’nin birçok temsilcisi, Konsoloslar ve Uluslararası Göç İdaresi yetkilileri Çeşme’ye gelerek bizleri ziyaret ettiler. Bunun yanı sıra birçok uluslararası medya yaşananları, yaptıklarımızı dünya kamuoyuna anlattı. Bizim kapımızı kim çalıyorsa onlarla görüşüyoruz. İmece İnsiyatifi amacından sapmadan yardımlarına devam edecek ve kim zordaysa yardım elini uzatmaya devam edecektir” şeklinde konuştu.
İmece İnsiyatifi Genel Sekreteri Bigenur Karataş ise Suriye’de savaş devam ettiği sürece sığınmacıların Türkiye’de olmaya devam edeceğine vurgu yaparak, “ Bu bizim gerçeğimiz. Orada savaş devam ettiği sürece bu insanlar aramızda olacak. Bunu kimse istemez ama maalesef gerçek bu. İzmir ve çevresinde resmi olmayan birçok kamp var. İzmir Basmane, Torbalı, Çamönü, Menderes bölgelerinde bulunan kamplardaki 5 bin insana yardım yapıyoruz. Bu sayı mevsimlik işçilik yaptıkları için değişiyor. Sürekli hareket halindeler ve ülkenin her yerindeler. Önce belediyelerden izin alıyorduk sonra OHAL nedeniyle İzmir Valiliği’nden izin almak zorunda kaldık. Yardım toplama konusunda bir sıkıntı yaşamadık ama yardım dağıtma konusunda ciddi bir sıkıntı yaşadık çünkü kanunda böyle bir madde yok! Bu konuda yerel yönetimlerin de bir bilgisi yok. Aynı izni Manisa’dan istedik ama hala izin alamadık. Şu an İzmir sınırları içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.
Yurt dışında İmece’nin çokfazla ilgi ve saygı gördüğünü de sözlerine ekleyen Karataş, “ Şunu kabul etmeliyiz ki, mülteci sorunu hala var. Kayıt dışı 6 milyon sığınmacı ülkemizde ve biz 15 bin kişiye ulaşabiliyoruz. Yoğun göç akını başladığından beri dokunduğumuz insan sayısı 300 bine yaklaşmıştır” dedi.
Karataş, gittiği kamplarda çocuklardan çok etkilendiğini de söyleyerek, “ Gittiğim kamplarda gördüğüm kadarı ile bu insanlar ciddi travmalar yaşamışlar. Çocukların bir balon için nasıl mutlu olduklarını görünce ağlayamadım. Bu kamplarda hayatları paramparça aileler görüyoruz. En acı olanı da bir vatanları yok, gelecekleri yok! Gittiğim bir başka kampta ise yaşanan savaşın bu insanlar için ne kadar normal olduğunu gördüm. Savaşı o kadar sıradan görüyorlar ki, beni en çok şaşırtan bu oldu. Suriye’de birbirleri ile savaşan 8 tane grup var. Eğer yaşamak istiyorsanız bu gruplardan birine katılmalısınız. Bir aile mensubu bize kendi akrabalarının farklı gruplarda birbirleri ile savaştığını söyledi. Bunun için
Yani yaşamak için Suriye’den kaçıyorlar. Birkadın ise çocuğunun savaşta bacağının koptuğunu ve Suriye’de kalmak zorunda olduğunu çok normal bir şekilde anlatabiliyor. Yani bu kamplarda yaşayan insanların parçalanmış bir hayatları var. İmece İnsiyatifi olarak gücümüz yettiğince bu insanlara haftanın 5 günü yardım etmeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.