Engellilerin yaşadıkları zorlukları bizzat deneyimleyen mimar adayları, çizecekleri projeler için çok daha duyarlı hale geldi. Onları en çok etkileyen şey ise projelerdeki eğim oranlarının tekerlekli sandalye kullanıcıları için ne anlama geldiğini bizzat yaşamak oldu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Balçova’daki Olimpiyat Köyü’nde geçtiğimiz Aralık ayında hizmete açtığı Engelli Farkındalık Merkezi, engellilerin bireysel ve toplumsal yaşamda karşılaştıkları sıkıntıları yaşatarak ve uygulayarak hissettiriyor; “empati” duygusunu geliştiriyor. Farkındalık yaratarak İzmirlileri engellilik konusunda bilinçlendirmek amacıyla kurulan merkez, toplumun farklı kesimlerinden ziyaretçileri ağırlıyor.
Tekerlekli Sandalye, Üstün Yetenekliler, Özel Öğrenme Güçlüğü, Otizm Labirenti ve Karanlık parkurlarından oluşan Engelli Farkındalık Merkezi’nin son ziyaretçileri, geleceğin mimarları oldu. Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi 3. sınıf öğrencilerinden oluşan grup, bir yandan görme engelli, işitme engelli, otizmli, özel öğrenme güçlüğü çeken, üstün zekalı ya da ortopedik engeli bulunan vatandaşlarla empati kurarken, diğer yandan da hem mesleklerinde hem de günlük yaşamlarında engelsiz bir hayat için neler yapmaları gerektiğini ve engelli vatandaşların neler hissettiğini deneyimledi.
Bizzat test ettiler
Her parkurda tahmin ettiklerinden daha çok zorlanan öğrenciler, sosyal hayatta daha fazla duyarlı olacaklarını ve buraya gelmeden önce engelli olmanın bu kadar zor olduğunu anlamadıklarını söyledi.
Mimar adayı gençler, tekerlekli sandalye parkurunu deneyecekleri zaman, önce sandalyenin nasıl açıldığını bilmediklerini farketti. Uzman rehber eşliğinde parkurda ilerleyen öğrencilere, sık sık dışarıdaki hayatta bu kadar düz araçsız bir yerin olmadığı, kamusal alanlardaki birçok yol, rampa ve alanın genişlik, eğim ve dönüş için uygun olmadığı, bu nedenle tekerlekli sandalye kullanan bireylerin zor anlar yaşadıklarını hatırlatıldı.
Bir ışığın otizmli kişilerde yarattığı rahatsızlığı anlayabilmeleri için, labirentten geçerken yoğun ışık altında aynı rahatsızlığı yaşayarak otizmli bireyleri anlamaları ve empati kurmaları sağlandı.
Görme ve işitme engelli bireyleri daha iyi anlayabilmeleri için öğrencilerin gözüne siyah bir bant geçirilerek içerideki masa ve sandalyeyi bulup oturmaları istendi. Engelli ve ortopedik engelli bireylerin, market alışverişi yapmak gibi normalde kolay olması gereken bir günlük yaşam becerisinde bile, erişilebilir alanların kısıtlı olması nedeniyle ne kadar zorluk yaşadığı bizzat deneyimlendi.
“Proje hazırlarken onları unutmayacağız”
Merkezi ziyaret eden ve parkurları tek tek deneyimleyen öğrenciler, izlenimlerini şöyle paylaştı:
İlker Kahraman (Öğretim Görevlisi)
“Tekerlekli sandalye parkurunu yaptım; gerçekten çok zor. Biz projeleri çizerken yüzde 8 eğim çizeriz ama ne ifade ettiğini bilmeyiz. Şimdi bu oranların ne anlama geldiğini çok iyi anladım. Projelerimizi çizerken bizim dönüş diye bıraktığımız yerin aslında dönüş yeri olmadığını fark ettim.”
İsmet Saygı (Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi 3.sınıf öğrencisi)
“En çok karanlık evde zorlandım. Düşündüğüm gibi değilmiş gözümüzü kapatarak yaptığımız zaman refleks olarak açabiliyoruz ama burada öyle bir şansımız olmadı. Kullandığımız değneklere rağmen, bana verilen çamaşır makinesinden çamaşırları alıp başka bir odadaki yatağın üstüne koyma görevini yapamadım. Bu merkez, engellileri hiç anlamadığımı gösterdi bana. Örneğin rampaları çizerken alanım yetmediği için yüzde 10'a yakın eğim kullanıyordum. Ama burada gördüm ki, yüzde 10 eğimle tekerlekli sandalye çıkması imkansız gibi. Ben genç halimle çok zorlandım; bir yaşlının çıkması imkansız. Bundan sonra projelerimde bunlara dikkat edeceğim. Zaten duyarlı biriyim ama Farkındalık Merkezi deneyiminden sonra her şey daha farklı olacak.”
Yağmur Son (Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi 3.sınıf öğrencisi)
“Farkındalık Merkezi'ndeki parkurlara girdik,5 duyu organımızı kaybettiğimizde neler olduğunu deneyimledik. Karşıdan baktığımız zaman bu kadar zor gelmiyordu. Sadece bu merkezde değil şehrin her yerinde bunu fark etmemiz gerekiyor. Mimarlık öğrencileri olarak şehri herkes için daha yaşanır hale getirmek için uğraşacağız.”
Öykü Görgün (Yaşar Üniversitesi İç Mimarlık Yüksek Lisans öğrencisi)
“Gerçekten çok zor bir deneyimdi. Engelli kardeşlerimizin ne hissettiklerini bu şekilde anlayabildim. Her mimarın, iç mimarın burayı gelip bu deneyimleri yaşaması ve tasarımlarını buna göre yapması lazım. Çok zorlu aşamalardan geçen engellileri unutmamamız lazım.”