Çağdaş Türk Edebiyatının usta kalemlerinden biri olan şair ve yazar Murathan Mungan İzmir Mimarlık Merkezi’nde düzenlenen “Edebiyatta Mimarlık” konulu söyleşiye katıldı.
Söyleşi mimarlık merkezinde düzenlendiği için, usta kalem Mungan, Türkiye’deki yapılara, yapılardaki kötü mimariye ve mimarilerin zamanla nasıl ruhsuzlaştığına vurgu yaptı.
“Yazarlık Mimarlıktır” diyerek sözlerine başlayan Mungan, "Yazar olmak aynı zamanda mimar olmaktır. Kelimelerle inşa etmektir. Edebiyatın gücü budur. Yazar, mimariyi, kelimelerle öyle bir inşa edecek ki Eyfel Kulesi'ni hiç görmeyen birinin bile gözünün önüne getirecek" cümleleriyle tasvirin ne derece önemli olduğunu vurguladı.
Türk Edebiyatında da en iyi mimari alan tasviri ustalarından da örnek veren Mungan, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Bilge Karasu örneklerini verdi.
Korkaklar kitaptan uzak durur
Yazar ve şair Mungan, kitap okumanın cesaret istediğini belirterek, “Korkaklar, kitaptan uzak dururlar. Çünkü kitapların kendilerine açacağı kapılardan, çıkacakları yeni sokaklardan, yeni hayatlardan korkarlar” dedi.
Katılımcılara yazarlığa dair önemli demeçler veren Mungan, ilk yazma deneyimine 8 yaşında başladığını anlattı. Dinleyicileri cesaretlendiren Mungan, yürümesi gereken yolun uzunluğunu ve zorluğunu fark edince kenardaki bir durakta durup biraz ara verdiğini söyledi. Zamanında kimileri ona "Senden yazar olmaz" dese de kendisinden vazgeçmeyen usta yazar, "Kime kulağınızı kapayacağınızı kime açacağınızı erken anlamalı ve kendinizin farkına varmalısınız" diye konuştu.
Mungan, akademik eğitime sahip olunmasa dahi asıl önemli olanın insanın içinde yatan yetenek ve azmin olduğunu vurguladı. Günlük yazmanın bugünlerde öneminin farkına varılmadığını söyleyen Mungan, "Kendi başarımda günlük yazmak ve günlük hayatımda aldığım notlar büyük önem taşıyor. Yazılarımdaki zenginliği aldığım notlara borçluyum. Günlük yazmak insanı kendisiyle barıştırır. Eğer yazar olacaksanız gözleriniz birer kamera olacak ve her şeyi kaydedeceksiniz" cümlelerine yer verdi.
Yeteneğiniz kadar hırslanın
Mungan, insanı insana anlatmaya devam ederken, yazarlığı kişinin kendi içinden çekip çıkarması gerektiğini de ifade etti. Kendimizi iyi tanımamızı, yeteneğimiz kadar hırsa sahip olmamız gerektiğini ve fazla hırsın kimseye yardımcı olmayacağını belirtti. Her zaman kendisiyle yarıştığını söyleyen Mungan, “İnsan kendini bilmeli, olacaklarının ve olamayacaklarının farkına varmalı ve yolunu buna göre çizmeli" dedi.
Edebiyatı gelişmemiş bir ülkenin zihin, düşünce ve duygu dünyasının da gelişmesinin mümkün olamayacağını dile getiren Mungan, kitap okumanın insana yeni kapılar açtığını, bu nedenle kitap okumanın en anarşist eylemlerden biri olduğunu söyledi. Kitapla insan arasına kimsenin giremeyeceğini, düşüncelere hiçbir gücün karışamayacağını belirten Mungan, kitapların sadece gözle okunmayacağını, hayatımızla da okumamız gerektiğini dile getirdi.
Kadınlar daha korkusuz
Hem Türkiye’de hem de yurt dışında kadınların daha çok kitap okuduğunu dile getiren Mungan, “Dünyanın her yerinde okurların büyük çoğunluğu kadın. Çünkü kadınlar içlerine bakmaktan, yüzleşmekten korkmuyorlar. Kadınlar daha korkusuz oldukları için daha çok okuyorlar. Hayatın onları değiştireceğini, dönüştüreceğini kabul ediyorlar. Erkeklerse toplumsal sistemde duyguları incinirse, düşünceleri derinleşirse, ruhlarında yolculuğa başlarlarsa sosyal olarak sokakta, hayatta erkekliklerini kaybedeceklerinden korkuyorlar" diyerek kadın ve kitap üzerinde de durdu.
Yazarken her şeyin her zaman planladığı gibi gitmediğine de değinen Mungan, “Güzel güzel giderken bakıyorum, beğeniyorum ama neşelenmiyorum, heyecanlanmıyorum. O zaman yanlış bir şey var, nedir bu? Birden şöyle bir cümle uyanıyor içimde, ‘Murathan, kendini şaşırt. Kendini şaşırtırsan okuru da şaşırtırsın’ İnsanın kendinden sıkılabilmesi çok önemli, çok geliştiren bir duygu insanı. Bulduğunla yetinmemek. Ben bazen arkadaşlarım arasında espriyle söylüyorum, hani şu yanlış kullanılan ‘doyumsuz sanatçı’ lafı var ya, o. Bir şey buluyorsun yetmiyor, mesela Esenler otogarını buldum, yetmedi. Bir şey daha bulmam lazım. O otobüsü kitabın ortasından geçirmek. Erken doymamak lazım. Okuru iyi bir doyma noktasında bırakmak gerekiyor. Yazar bunu her zaman çok iyi hesaplayamayabilir. Kendine kapılmıştır, malzemesine kapılmıştır, hikâyesine kapılmıştır. Bazen yeri geliyor aylarca üzerinde durduğum öyküyü beğenmediğim, hissedemediğim ve sonunu göremediğim için çöpe atıyorum. Başka bir öyküye başlıyorum. Çünkü biliyorum ki ilk öyküde bana çıkış kapısı yok” dedi.
Ruhum şair
“Dünyada biraz şair olarak duruyorum, ruhum şair” diyen Mungan, iyi bir dil işçisinin bir dil felsefesine sahip olması gerektiğinden bahsetti. Mungan sözlerine şöyle devam etti: “Dünyada, hayatı algılayışla, ahlaki değerlerim ve estetik değerlerimle şair olarak duruyorum. Kendimi tekrarlamak istemiyorum, kendi tuzaklarımla mücadele ediyorum. Bir yandan ustalaşıyorsun ama bunlar tuzakların bittiği anlamına gelmiyor. Ustalığın da tuzakları var. Bu kadar çok ustalaştıysan eğer kendine acımasız değilsen, kendine karşı bir uzak açın yoksa bu sefer nasıl olsa ben ne yazsam oluyor düşüncesine de kapılabilirsin. Bu, böyle bitmeyen, sancılı bir süreç. Önce kendine zalim olacaksın. Benim sözünü ettiğim bir tür yetinmezlik. Estetik adalet duygunu hiç kaybetmeyeceksin. Öğrenciliğini korumalı insan. Kendini asla mezun etmemeli. Yazarın kendi içindeki kanı sürekli tazelemesi çok önemli.”