İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel, çok sayıda sığınmacının sahillerde başka ülkelere geçmek üzere beklediği haberleri üzerine durumu yerinde görerek bir durum tespiti yapmak üzere Çeşme'ye geldiklerini ifade ederek “Ege’deki geçiş noktalarının en önemlilerinden biri burası. Bu nedenle yerinde görelim, sığınmacılara ilişkin durum nedir, ihtiyaçları varsa bu ihtiyaçlar nasıl giderilir, can güvenlikleri ve diğer insani ihtiyaçlarının karşılanması için neler yapılabilir, bunları değerlendirmek için Çeşme'ye geldik. Bugün öğleden sonra yaptığımız incelemede gözlemleyebildiğimiz kadarıyla sahiller boştu. Ancak, mültecilerden arta kalmış konserve kutularını ve can yeleklerinin boş paketlerini gördük. Konakladıkları söylenen birkaç yeri dolaştık, insani koşullar değil hiçbiri. Tarafı olmadıkları bir savaşın tarafı olmadıkları bir zulmün sonucunda evlerini kaybetmiş, işlerini kaybetmiş belki de yakınlarını kaybetmiş insanlardan söz ediyoruz. Daha insanca bir hayat, daha insanca yaşam koşullarının beklentisi ile buradalar. Türkiye'de beklentileri karşılanmayıp, başka ülkelere gitmek için çaba harcadıklarını görüyoruz. Sınırların açılması kararından hemen sonra açıklamıştık, burada önemli olan yaşam hakkı başta olmak üzere sığınmacıların hak ve özgürlüklerine titizlikle önem gösterilmesiydi. Söylediklerimizde ne kadar haklı olduğumuz bugün ortaya çıkıyor. Yunanistan’a gitmek isteyen sığınmacılardan vurulanlar oldu, aynı şey denizlerde de yaşanıyor maalesef. Bütün ülkelerin, özellikle Yunanistan’ın çok sert bir tavrı olduğunu biliyoruz, devletleri sığınmacıların haklarını korumak üzere daha titiz davranmaya davet ediyoruz. Mülteci meselesinin siyasi bir pazarlığın konusu yapılamayacağı inancındayız” dedi.
İzmir Barosu’nun insan hakları ile göç ve ilticadan sorumlu yönetim kurulu üyesi Av. Ali Deman Güler ise tabloyu anlamak üzere otogarda görüştükleri Afgan bir ailenin yanı sıra taksici esnafı ve otobüs işletmecileri ile de irtibat kurduklarını ifade ederek “Bugün bizim tespit ettiğimiz durum sahillerde bu saat itibariyle kimsenin kalmadığı yönünde. Fakat, son 24 saatte 11 teknenin yola çıktığı söyleniyor. Deniz bugün çok uygun olmadığı için bu sayının azaldığı bize ifade edildi. Önümüzdeki günlerde deniz durulduğunda sayının artmasından endişe ediyoruz. Çünkü, sadece Çeşme’de değil, Dikili, Kuşadası ve diğer ilçelerde de bir hareketlilik var. Sığınmacılar, yapılan siyasi açıklamalardan umutlanıp kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Bunu yaparken de canlarını riske atıyorlar. Yunanistan’daki durumun çok fecaat olduğunu söylemek lazım. Yunanistan’daki meslektaşlarımızla İzmir Barosu olarak irtibat halindeyiz. Önümüzdeki günlerde de durumu değerlendirmek üzere bir araya geleceğiz” diyekonuştu.
Yunanistan’da ırkçı bir dalganın da hızla yayıldığını söyleyen Av. Ali Deman Güler, “Mültecilik sınırları aşan bir mesele. Ortak bir eylemlilik içinde cevap vermek gerekiyor. Avukatlar olarak bunun da arayışındayız” dedi. Her ne kadar Cumhurbaşkanlığı makamından yapılan bir açıklama olsa da Türk Ceza Kanunu’nun açık bir şekilde göçmen kaçakçılığını suç olarak nitelediğini söyleyen Av. Ali Deman Güler, kişilerin mevcut konjonktürün yeniden değişmesi halinde bu suçtan yargılanmalarının mümkün olabileceğini ifade etti. Bölgeye gelmeye devam edeceklerini ve İzmir Barosu olarak insani yardım anlamında da çeşitli girişimlerde bulunacaklarını söyleyen Av. Ali Deman Güler, endişelerinin yetkililerin sınır geçişi yapmakta olan mültecilere hiçbir surette müdahale etmeyeceği yönünde olmasına karşın Türk Sahil Güvenliği’nin mültecilere insani yardım sağladığını, deniz ortasında kalan mültecilerin bu yönde beyanları olduğunu, bu durumun da kendilerini sevindirdiğini ifade etti.
Adalara geçen mültecilerin buralarda sıkışıp kaldığını söyleyen Av. Ali Deman Güler, bu durumun Edirne’de bir yoğunluk yaşanmasına sebep olduğunu ifade ederek, “Bugün Yunanistan'ın açıkladığı üzere bir aylık süre için kendi iltica mevzuatını uygulamayacakları görülüyor. Bu durum uluslararası hukukun ciddi bir ihlalidir. Geri gönderme yasağının açıkça çiğnenmesidir. Adalara kaçıp sıkışmak istemeyenler yoğunlukla kara sınırına yönelmiş durumdalar. O yüzden aslında daha büyük krizin Edirne tarafında olmasını bekliyoruz” dedi.
İzmir Barosu heyeti üyeleri alanda çalışan sivil toplum görevlilerinden son durum hakkında bilgi aldıktan sonra Çeşme Otogarı'nda bulunan mültecilerle görüştüler. Mültecilerin bölgedeki varlığı ile ilgili olarak taksici esnafı ve otobüs firmalarından bilgi alan heyet üyeleri sürecin takipçisi olacaklarını ve krizin mağduru olan mültecilere hukuki ve insani yardım için hazır olduklarını belirttiler.