Karakaya yazılı mesajında, "17 Nisan 1940 yılında 3083 sayılı yasayla, Hasan Ali Yücel`in Milli Eğitim Bakanlığı ve İsmail Hakkı Tonguç`un önderliğinde kurulan ve toplumsal yaşamda yarattığı olumlu etkiler nedeniyle kısa süre içinde kapatılan Köy Enstitüleri`nin kuruluşunun 79. yılı kutlu olsun" dedi.
"Türkiye eğitim sisteminde kalıcı bir iz bırakmayı başarmıştır"
Köy Enstitüleri'nin sadece öğretmen yetiştiren kuruluşlar olmayıp, bulunduğu çevreyi araştıran, geliştiren ve çevrenin kalkınmasına da katkı sağlayan bir fonksiyona sahip olduğunu belirten Karakaya, "Köy Enstitüleri kırsal yörede toplumsal, ekonomik ve kültürel kalkınmayı sağlarken; bu alanın ihtiyacı olan elemanları yetiştirmiş ve eğitimden geçen köy çocukları köylerine, işte, sanatta, tarımda, zanaatta, sağlık alanlarında eğitmen ya da öğretmen olarak geri gönderilmişlerdir. Köy Enstitüleri, çok sayıda öğretmen ve eğitmen yetiştirmenin, o dönemin zor koşullarında köy çocuklarına öğrenim olanağı sağlamanın yanı sıra Türkiye`nin kültür yaşamına damgasını vuran 'köy kökenli aydın kuşağı' yaratmış ve bütün eleştirilere karşın Türkiye eğitim sisteminde kalıcı bir iz bırakmayı başarmıştır" diye kaydetti.
"Köy Enstitüleri, soğuk savaşa kurban edildi"
Köy Enstitülerinin en önemli özelliklerinden birisinin, günümüz Türkiye`sinin bir türlü kurtulamadığı ezberci eğitim sistemine değil, gerçek anlamda öğrenci merkezli, öğrencilerin yaparak ve yaşayarak öğrenme sürecini ilke edinen bir eğitim-öğretim ortamı yaratmış olması olduğunu ifade eden Karakaya, "Köy Enstitülerinin kuruluşundan bugüne kadar, bilim ve teknolojide bu kadar gelişme sağlanmasına rağmen, o dönemdeki eğitimin niteliği ile bugün arasında hala büyük bir fark olması düşündürücüdür. Köy Enstitüleri’nde kararlar; yönetici-öğretmen-öğrenci üçlüsünün katkı ve onayıyla alınmıştır. Bugün eğitim politikalarının, siyasi iktidarların siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda 'tek merkezden' ve tüm topluma yönelik bir dayatma olarak gündeme getirildiği ve uygulandığı dikkate alındığında, Türkiye`de eğitim sisteminin yıllardır neden içinden çıkılamaz bir kaosun içinde olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. O dönemde Türkiye`nin karşı karşıya bulunduğu zorlu koşullar ve uluslararası dinamiklerin sistem üzerinde kurdukları psikolojik etkinin sonucu Köy Enstitüleri soğuk savaşa kurban edilip kısa sürede kapatılarak tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştır" diye belirtti.
"Köy Enstitüleri ile yaratılan değerlere bugün de sahip çıkacağız"
Eğitim-Sen Çeşme Temsilcisi Karakaya, yazılı açıklamasını şöyle tamamladı;
"Bugün öğretmen yetiştirmeden başlayarak eğitim sisteminin yaşadığı pek çok sorunun kaynağında Köy Enstitülerinin kapatılmasına neden olan zihniyet yatmaktadır. Köy Enstitülerinin kapatılması, Türkiye`nin çağdaş, bilimsel değerlerle buluşması ve aydınlanma sürecinin durdurulması anlamına gelmiş, genel anlamda demokrasisinin, telafisi zor bir yara alması sonucunu doğurmuştur. Eğitim Sen olarak, Köy Enstitüleri ile yaratılan değerlere ve bu değerlerin oluşturduğu geleneğe dün olduğu gibi bugün de sahip çıkacağımızın bilinmesini istiyoruz. Dün Köy Enstitülerini kapatan zihniyetin, bugün eğitimi laik, bilimsel içerikten uzaklaştıran ve herkesin eğitim hakkından eşit ve parasız bir şekilde yararlanmasını engelleyen adımlarının da karşısında olacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz."