abasının hayalini gerçekleştirerek yazdığı tiyatro oyunlarını "Üç Camlı Gözlük" kitabında eşi ile birlikte derleyen ve kitabın gelirini down sendromlu, otizmli ve lösemili çocuklara bağışlayan Ali Gündüz, okul arkadaşı ve babasının öğrencisi olan Ali Ayhan'ı ziyaret ederek kitabını imzaladı.
Duygu dolu buluşmada anılar canlanırken, kitabın gelirinin tamamının down sendromlu, otizmli ve lösemili çocuklara bağışlandığını öğrenen Ali Ayhan, okul arkadaşı Ali Gündüz'ü coşkuyla kutladı.
Çeşme'nin sevilen ismi Ali Ayhan, duygularını Facebook sayfasında dile getirdi. Ayhan, yaptığı duygu yüklü paylaşımda şöyle dedi;
"Çok duygu dolu bir gün yaşadım... Çok sevdiğim orta okul arkadaşım Ali Gündüz geldi bugün.. Ortaokuldaki Türkçe öğretmenim Rasim Gündüz'ün oğlu. Kendisini otuzbeş yaşında kaybetmiştik. Rahmetle anıyorum. Babasının hayalini gerçekleştirmişti Ali Gündüz. Ben iki kez mutlu oldum. Sevgili öğretmenimle bir kez daha buluşmuştum ve bu buluşmaya adaşım da şahitlik etti. İmzaladığı kitabı (üç camlı gözlük) şu an ellerimde.. Bu yüce yürekli kardeşim kitabın tüm gelirini DOWN SENDROMLU, OTIZMLI VE LÖSEMILI ÇOCUKLARA bağışlamış... Eline yüreğine sağlık kardeşim. .İyi ki varsın..."
Senarist ve öğretmen Rasim Gündüz‘ün kaleme aldığı tiyatro oyunları, vefatından sonra oğlu Ali Gündüz ve eşi Şükriye Gündüz tarafından yeniden derlenerek "Üç Camlı Gözlük" adıyla okuyucularına sunuldu. Kutlu Yayınevi tarafından basılan kitabın arka kapağında yer alan alıntıda ise şöyle yazıldı;
"İlahi İdris… “Lades” sözcüğünü duyduğumda seni anımsamamak ne mümkün…
Hakkari ilimizin, Uludere ilçesi Ortabağ ortaokulunda çalışıyoruz. Elverişsiz koşullar içinde arkadaşlığın, dayanışmanın en içtenini yaşadığımız bir yer burası.
Akşamüzeri, arkadaşlarımın oturduğu üstü toprak eve doğru yürüdüm. Kapının girişinde bir korunağın dibine yapılmış ocaktan siyah dumanlar yükseliyor, bu duman arasından kırmızı alev zaman zaman dilini uzatıyordu. Etkisini çabuk göstermesi için çokça çalı – çırpı bastırılmıştı ocağa… Arkadaşlar ocağın hemen yanındaydılar. Kimisi çömelerek ocakla ilgileniyor, kimisi ikide bir tencerenin kapağını kaldırıp tekrar kapatıyordu.
“- İyi ki geldin, biz de size haber gönderecektik” dediler.
“- Hayrola”
“- Bu akşam ilacımız var! Yanına bir de tavuk kestik. Seni de yanımızda görmek istiyoruz. Yengemizden izin al, buradasın bu akşam.”
İğnelemekten geri kalmadılar. Yengelerinden izin alacak adam vardı sanki karşılarında… Neyse, gene biz ihtiyadı elden bırakmadık. Haber gönderdik eve…"