Selma Artar
Toplantıya TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesinden ZAFER MUTLUER ile Sosyolog, Akademisyen, Çevreci ENGİN ÖNEN konuşmacı olarak katıldı.
Toplantının Moderatörlüğünü yapan SERHAT GÖKDOĞAN;
“Amacımız; bu süreçte mücadeleyi örgütleyerek, gerçekleştirilecek olan planlara itiraz edebilmek ve bu planlara karşı itiraz dilekçelerimizi vererek, dilekçelerimizin arkasında dimdik durabilmektir. Çünkü bizler halk olarak örgütlü bir şekilde mücadele verirsek, işte o zaman İktidar, verilen mahkeme kararlarını tanımak zorunda kalacaktır.” dedi.
SERHAT GÖKDOĞAN ayrıca; İktidar tarafından kamuya ait varlıkların, sermaye sahiplerine satıldığına, en yakın süreç içinde Yarımada’da 9 kamu arazisinin Elektrik Üretim Şirketlerine satışının gerçekleştiğine, bu arazilerden birinin de Çeşme Projesi alanının içinde kaldığına da değindi.
TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesinden ZAFER MUTLUER ise; 16 bin hektarlık bir alanda yapılması planlanan Çeşme Projesi’nin sürecini, bu süreçte neler yapıldığını ve önümüzdeki süreçte neler yapılması gerektiğini anlattı.
ZAFER MUTLUER; “Çeşme Projesi’nde henüz mahkeme kararı çıkmadı. Mahkeme kararı iptal edilse bile, karşımızdaki bu kararları dinlemeyen bir AKP hükümeti var. Hukukun işlemediği yerde bizler halk iradesi ile bu projeyi durdurabiliriz.” açıklamasında bulundu.
Bir diğer konuşmacı Sosyolog, Akademisyen, Çevreci ENGİN ÖNEN ise; “ Çeşme Projesi aynı zamanda insan hayatına ve sosyal hayata müdahale eden bir projedir. Çeşme daha önce bu tecrübeyi yaşadı, yaşadı ama ders çıkarmadı. Çeşmeliler duygusal! anlamda, toprağım para edecek anlamında bakıyor. Alaçatı, şehir plancılığı anlamında en kötü örneklerden biridir. Aynı cadde ve sokağa, hem dinlenme hem de eğlenme ruhsatı veriyorlar. Nasıl olacak? Bu kadar hoyratça planlandı. Şehirler marka olmak zorunda değildirler ama şehirlerin bir kimliği, bir kişiliği olmak zorundadır. Kendini şehir yapan değerlerine sahip çıkmak zorundadır. Ayrıca ortaya çıkan bu yeni orta sınıf için yaratılan “soylulaştırma hareketi” ile sen orada yerli halk olarak tutunamazsın. Pahalı bir hayat tarzı benimsemiş bu elit gettoları, etrafında yoksul, işçi, çalışan istemez. Kendi gibi hayat tarzını benimsemiş kişileri ister. Zaten sen orada çay içemezsin, kahve içemezsin, memur ev tutamaz, asgari ücretli ve yerliye yaşam hakkı tanınmaz. Bu Çeşme Projesi, turizm, istihdam kılıfı altında hazine arazilerinin büyük satış projesidir.” dedi.
Katılımcılardan Salih Korkmaz ise; “Kuzey Ege Otoyolu ile Çeşme, bir kıyı kent olarak, İstanbul dükalığının bir mütemmim cüzü (bir parçası) gibi gösterilip buraya sermayenin aktarılması söz konusudur. Çevre hareketlerini aynı zamanda Cumhuriyeti yeniden kurma hareketi anlayışla görmeliyiz, çünkü ülkemizde hukuk garantisi yok, ‘Anayasa Mahkemesinin verdiği karara uymuyorum, saygı da duymuyorum’ diyen bir tek adamla yönetiliyoruz.” açıklamasında bulundu.
Çeşme Dayanışma Ağı, iktidarın talan projesi “Çeşme Projesi’ne” karşı örgütlenmek için belli aralıklarla farklı mahallelerde toplantılarına devam edecek.