Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak’ın yer aldığı programda açılış konuşmasını İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer yaptı. Sonrasında toplantının ikinci bölümü basına kapatıldı.
Konuşması başlarken Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel’in ve Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun geçtiğimiz günlerde karşılaştığı fiziki müdahalelere değinerek başlayan Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, erkek egemen zihniyetin kadına şiddete dönüşmesine tepki gösterdi.
SENGEL VE ÇERÇİOĞLU’NA SALDIRILAR İÇİN KONUŞTU
Soyer, “Sözlerime başlamadan evvel, Selçuk Belediye Başkanımız Sayın Filiz Ceritoğlu Sengel’in, Cumhuriyet’imizin 96’ncı kuruluş yıldönümü kutlamaları sırasında, Şirince’de maruz kaldığı sözlü ve fiziki saldırıyı en sert şekilde kınıyorum. Yine geçtiğimiz hafta Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Özlem Çerçioğlu'na karşı, fiziksel saldırıda bulunulmasını da kınıyorum. Bu saldırıların kimden geldiğinden ziyade, nedenlerinin doğru teşhis edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kadın belediye başkanlarına dönük bu saldırılar; kadınların siyasetteki rolünü kabul edemeyen eril bir aklın, erkek şiddetine dönüşen uygulamalarıdır. Bu ve benzeri saldırılar; kadınların özgürlüğünü, yaşamın her alanındaki varlığını ve öncü rolünü engellemeye çalışan ataerkil bir aklın korkakça şiddetidir. Biz her şiddeti reddetmekle beraber, özellikle kadınların sözlerini susturmaya, onların rolünü engellemeye, onlar üzerinde baskı ve şiddet kurmaya çalışan bu zihniyetle mücadelemizi her alanda devam ettireceğiz. Çünkü her şey kadınla değişiyor. Çünkü yaşamı kadınlar yaratıyor” dedi.
HALKIMIZ SON SEÇİMLERDE, SADECE YAŞADIĞI ŞEHRİ YÖNETECEK BELEDİYE BAŞKANINI SEÇMEDİ
İstanbul’dan sonra ikincisi gerçekleşen çalıştay için konuşan Soyer, “İstanbul’dan sonra ikinci kez İzmir’de bir araya gelerek yürüttüğümüz çalışmalar hakkında ortaklaşmayı, deneyimlerimizi paylaşmayı çok önemli bulduğumu belirtmek istiyorum. Çünkü yönettiğimiz şehirlerin toplam nüfusu, yaklaşık 40 milyon kişiye, yani ülkemizin yarısına tekabül ediyor. Bu durum, omuzlarımızdaki yükün ağırlığını artırmakla beraber, bizleri seçen vatandaşlarımızın sorunlarına, ortak çözüm üretmemizi de zorunlu kılıyor. Şahsım da dahil burada bulunan 10 Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçildiğimiz şehirlerde; ekonomik ve sosyal sınıfı, etnik yapısı, inancı, dili, kültürü ve düşüncesi bakımından çok farklı toplumsal kesimlerin talep ve beklentilerine cevap olmakla sorumluyuz. Ancak hepimizin farkında olduğu gerçek şu ki; yönettiğimiz büyükşehirlerdeki vatandaşlarımız, geçmişin refleksleriyle yapılan bir yerel yönetim anlayışından fazlasını istiyor bizden. Bu istek öylesine oluşmadı elbette. Küreselleşmenin, bilgi toplumu olmanın ve ülkemizdeki toplumsal, siyasal süreçlerin getirdiği bir değişim. 31 Mart ve 23 Haziran’da ete kemiğe bürünen bir değişim bu. Halkımız son seçimlerde, sadece yaşadığı şehri yönetecek belediye başkanını seçmedi. Bununla birlikte; hakim siyasî dile, kutuplaştırma, ötekileştirme söylemlerine ve ekonominin gidişatına dur demek istedi. Farklı düşüncelere tahammül edemeyen, karşısındakinin haklarına saygı göstermeyen yaklaşımların yerini; demokratik bir ortamın, uzlaşmanın ve barış dilinin alacağı bir alternatif yaratmak istedi. Elbette ki altyapı, yol, su, imar ve diğer kentsel hizmetler, halen temel görevimiz. Ancak bunun ötesine geçmemizi bekleyen ve yapacağımız her çalışmada, sarf ettiğimiz her sözde, yönünü yerel yönetimlere, yani bize dönmüş bir toplum var. Hal böyle iken, yani halk gözünü yerele dönmüş iken, ne yazık ki daha da katılaşan bir merkezi anlayışla karşı karşıyayız. Son günlerde gündeme gelen, boğazın kültürel ve tarihi değerlerini korumayı amaçlayan Boğaziçi Kanunu’nun değiştirilerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyelerinin yetkilerine son veren ve boğazı imara açacak taslak düzenleme bunun kanıtı niteliğinde. Ankara’da alınan karar ve tüm politikaların olumsuz sonuçlarının yansıdığı yerellerin zaten kısıtlı olan yetkilerinin bile alınması; merkezi idarelerin ve siyaset kurumunun, artık sorunlara cevaz vermekten gittikçe uzaklaştığını gösteriyor. Yetki paylaşımını, güçler ayrılığını kabul etmeyen, katı bir merkezi yaklaşım, sorunların katmerleşmesinin en temel sebeplerinden biri” ifadelerini kullandı.
ALEVİLERİN CEMEVİNİ KÜRTLERİN ANADİL İSTEĞİNİ ANKARA’NIN İNSAFINA BIRAKACAĞIMIZ AŞAMAYI GEÇTİK
Soyer ayrıca, “Toplum, değişiyor. Ve bu değişim çok açık ki, siyaset kurumuna göre çok daha hızlı gerçekleşiyor. Halka en yakın yerde kamusal ve siyasi sorumluluğu olan bizlerin; bu değişimi iyi okuması ve bu çerçevede eski refleksleri bir tarafa bırakması gerekiyor. Yönettiğimiz şehirler, birçok farklılığı barındırıyor içerisinde. Bizim bu farklılıkları, pragmatik bir siyaset anlayışıyla değil; bugünü değiştiren, geleceği doğru inşa edebilen gözlerle okumamız gerek. Daralan kamusal ve siyasi alanı, yerelde toplumsal müşterekleri sağlayarak genişletebiliriz. Ve bunu barışa, onurlu bir yaşama katkıyı sağlamayı hedefleyerek yapmalıyız. Bunun için her şeyden önce demokrasiyi gerçek anlamda yaşama geçirmemiz gerekiyor. Türkiye’deki sorunların hemen hepsi, geniş uzlaşmalar üretmeden çözülemeyecek noktalara gelmiş durumda. Ve bu sorunlar, eski haliyle durmuyor yerinde. Evrilerek, dönüşerek ve çoğalarak geliyor. Bu sebeple demokrasiyi, sadece seçimlerden ibaret gören anlayışı, yapacağımız uygulamalarla değiştirmek, yerel siyasetin ve onun temsilcileri olarak bizlerin en temel görevlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Halkın karar süreçlerine katılımını, söylemden öteye taşımamız; ancak ve ancak sorunun bizzat muhataplarını, bu süreçlere dahil ederek ve müşterekler kurarak mümkün. Aksi durumda çözdüğümüzü sandığımız sorunlar, büyüyerek devam eder. Alevilerin cemevi talebini, Kürtlerin anadilinde kamusal hizmet isteğini, Romanların kültürlerini yaşatacağı alanları, Suriyeli sığınmacılar meselesini, engellilerin sosyal yaşamda yaşadığı zorlukları, kadın özgürlüğünü, işsizliği, yoksulluğu, barışı ve onlarca farklı toplumsal sorunun çözümünü sadece Ankara’nın insafına ve tasarrufuna bırakacağımız aşamayı geçtik. Halka en yakın yerde kamusal hizmet sunan ve siyasi sorumluluk taşıyan bizlerin; yansıması doğrudan kentlerde olan bu sorunların çözümleri için çok daha cesur, çok daha kararlı adımlar atması gerekiyor. Toplum, geçmiş alışkanlıklarımızdan kurtulmamızı, mevcut siyasi, kamusal yaklaşımları değiştirmemizi ve dönüşüme öncülük yapmamızı talep ediyor. Ülkemizin yarısının yaşadığı şehirlerin belediye başkanları olarak burada, İzmir’deki bu buluşmamızın; bu hususlarda tartışmalar yürüteceğimiz bir zemine dönüşeceğinden şüphem yok. Buluşmalarımızın; kapsamlı değerlendirmelerle, sorunlarımıza ortak bir akılla çözüm geliştirebileceğimiz ve yeni bir yerel yönetim anlayışını geliştirebileceğimiz fırsatlar yaratacağına yürekten inanıyorum. Bu duygularla, bir kez daha İzmir’e hoş geldiniz diyor; hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum” açıklamasında bulundu.
CUMHURBAŞKANI ZİRVESİ İÇİN: DAVET BEKLİYORUZ
Soyer Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleşen büyükşehir belediye başkanları toplantısına da değindi ve “2 ay önce Cumhurbaşkanımızın davetiyle büyükşehir belediye başkanları olarak Ankara’ya gitmiştik ve orada hazırlanmakta olan yerel yönetim paketi ile ilgili de bir komisyon tespit edilmişti. Yaklaşık 2 ay geçti, bu komisyon davet edilmedi ve sabırsızlıkla bekliyoruz. Hazırlanan bu çalışmalar sırasında komisyonda yer alan büyükşehir belediye başkanlarımızın da yer almasını ve hazırlanmasında katkıda bulunmasını bekliyoruz. Biz her halükarda büyükşehir belediye başkanları olarak bu çalışmayı sürdüreceğiz ve Türkiye için hayırlı olduğuna inandığımız çalışmaları sürdüreceğiz” dedi.