Ovacık Mahallesi'ndeki bazı sitelerin, Ovacıklıların ve bazı çevreci vatandaşların ÇED gerekli değildir" kararının iptali için açtıkları dava nedeniyle, 11 Ekim tarihinde, İzmir 5. İdare Mahkemesi'nin belirlediği bilirkişi heyeti, sondaj kuyularının açılmak istendiği arazide inceleme yapmış, inceleme sırasında çok sayıda çevreci de araziye gelerek, tepkilerini göstermişlerdi.
"Sulu tarım yapılan tarım arazisi olduğu saptanmıştır"
31 Aralık tarihinde raporunu tamamlayarak İzmir 5. İdare Mahkemesi'ne teslim eden bilirkişi heyeti, Geoid Mühendislik İnşaat, Jeotermal Enerji Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından açılmak istenen 9 sondaj kuyusuna ait parsellerin tamamının tarım arazisi olduğu ve çoğunun aktif olarak tarımsal üretimde kullanıldıklarını raporlarına yazdı. Bilirkişi heyeti raporunda; söz konusu parsellerin çevresinde, "kapama şekilli zeytin bahçeleri ile yüksek sistem bağ alanları şeklinde dikili tarım arazilerinin bulunduğu saptanmıştır. Sondaj yapılması planlanan parsellerin 'marjinal arazi' özelliğinde olduğu, ancak parsellerin birçoğunda enginar tarımının yapıldığı ve damlama sulama sisteminin bulunmasından dolayı sulu tarım sisteminin yapıldığı görülmektedir" diye belirtildi.
"Arazinin tamamı tarımsal arazi vasfında"
Bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda; sondajların yapılmasının planlandığı bölgenin tümünün ekili ve dikili tarım arazisi vasfında olduğunun altı çizilirken, "Alan tümü itibariyle tarım arazisi vasfında olup, doğal tarımsal üretim bütünlüğünü korumaktadır. Alanın tümü tarım arazisi vasfında olup, orman ve maki şeklinde doğal bitki örtüsüne sahip alanlar yok denecek kadar azdır. Alan esas olarak tarımsal üretim havzası niteliğini taşımaktadır. Bu bağlamda 9 parselde sondaj açılacak olmasının tarımsal üretim bütünlüğünü bozacağı düşünülmektedir. Bu bozulma öncelikle fiziksel olarak başlayacaktır. Sondaj alanlarının çok yakınında yerleşim alanları olduğu tespit edilmiştir. Bu sondajların açılması, işletilmesi sonucu çıkacak jeotermal suyun ve kükürt içerikli gazların yakındaki ev ve site yerleşimlerini olumsuz etkileyeceği açıktır" diye dikkat çekildi.
Arama ruhsatının da süresi dolmuş
Çevre halkının yegane geçim kaynağının tarımsal üretim olduğu düşünüldüğünde kamu yararından bahsetmenin mümkün olamayacağı vurgulanan bilirkişi raporunda, ayrıca; "İzmir Valiliği'nce verilmiş 18.06.2014 tarihli 'Jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular arama ruhsatı'nın süresi 3 yıl olup, geçerlilik süresi 18.06.2017 yılında dolmuştur. Arama ruhsatı için yasal 1 yıl süre uzatımı istenmiş, 19.06.2017 tarihinde verilen süre uzatımı da 18.06.2018 tarihinde sona ermiştir. Bu tarihten itibaren arama ruhsatı geçersizdir" denildi.
"'ÇED gerekli değil' kararı uygun değil"
Oldukça detaylı hazırlanan bilirkişi raporunun sonuç bölümünde, tarımsal, jeolojik, hidrojeolojik, çevresel etki, jeoloji mühendisliği açısından yapılan değerlendirme sonucunda, proje ile ilgili olarak, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nce 22.05.2018 tarihinde verilen "Çevresel etki değerlendirme gerekli değildir" kararının uygun olmadığı kanaatine varıldığı belirtildi.