TMMOB Makine Mühendisleri Odası Başkanı Ali Ekber Çakar, Üzerinden 18 yıl geçmesine rağmen hala kamuoyunda tartışılan 17 Ağustos 1999 Marmara ile ilgili hiçbir dersin alınmadığını ifade etti.
Çakar, “ TMMOB Makine Mühendisleri Odası Başkanı Ali Ekber Çakar, “Yapı Denetim Yasası’nda kamu yapıları denetim dışı tutulmuş, yasanın kapsamı daraltılmış; TMMOB’ye bağlı Odaların mevzuatla tanınmış görevleri içinde bulunan mühendislik, mimarlık hizmetlerinin mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme, denetleme gereklilikleri dışlanmıştır” dedi.
Bugün yapı tasarım, denetim ve yer seçimi kararlarında 18 yıl öncesi ile aynı olduğunu ve sadece rant kaygısı ile yapıların inşa edildiğini aktaran Çakar, “Türkiye bugün, 18 yıl önceki 17 Ağustos 1999 Marmara depreminden daha iyi durumda değildir. Yer seçimi kararlarında, yapı tasarımı, üretimi ve denetiminde bilimsel, bütünlüklü bir düzen yoktur. Zira dolgu alanları, dere yatakları ve kıyılar imara açılmakta, her yere AVM ve gökdelenler yapılmaktadır. Yanlış kentsel dönüşüm uygulamaları ve yanlış mega projelerin artması, su yatakları ile yeşil alanlar arasındaki bağların koparılması, sel-su baskınlarının artması, ısı adalarının oluşması, depremlerin yıkıcı etkilerini artırıcı sonuçlar oluşturmaktadır. Yapı denetimi uygulamasını yönlendiren kararlar ve ilgili tüm mevzuatın, TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla düzenlenmemesi durumunda ülkemizi yeni büyük sosyal afetler, sosyal yıkımlar beklemektedir” dedi.
Türkiye, dünyadaki en etkin deprem kuşakları arasında yer alan Akdeniz-Alp-Himalaya kuşağı üzerinde olduğunu ve toprakları ile sanayi ve barajlarının büyük kısmı bu aktif deprem kuşağının üzerinde yer aldığını ifade eden Çakar, “ Bu gerçekliğe karşı etkili önlemler alabilmek için, depremin çok disiplinli bir mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı alanı olarak görülmesi gerekir. Ancak bu disiplinler rant çıkarları için dışlanmaktadır. 17 Ağustos 1999 Marmara ve 12 Kasım Düzce Depremleri sonrasındaki yapı denetimi düzenlemelerinde kamusal denetim ticarileştirilmiş, meslek odalarının önerileri dışlanmıştır. Yapı Denetim Yasası’nda kamu yapıları denetim dışı tutulmuş, yasanın kapsamı daraltılmış; TMMOB’ye bağlı Odaların mevzuatla tanınmış görevleri içinde bulunan mühendislik, mimarlık hizmetlerinin mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme, denetleme gereklilikleri dışlanmıştır” diye konuştu.
“Ders alınmadı”
Planlama, mühendislik, mimarlık, yapılaşma ve kamusal denetime ilişkin sorunlara ayna tutan, yüzyılın afeti olarak anılan ve yaklaşık 340 bin yapının önemli ölçüde yıkıldığı veya hasar gördüğü, on binlerce yurttaşımızın yaşamını kaybettiği 1999 Marmara Depreminden hiçbir ders alınmadığını sözlerine ekleyen Çakar, “Deprem Şurası, Ulusal Deprem Konseyi gibi oluşumların devre dışı bırakılması ile, Van depremi ve diğer depremler sonucu oluşan sosyal yıkım tablosu ile, mevzuat düzenlemelerinin rant eksenli olması, kentsel dönüşüm programlarının muhtevası ve bütün ülkenin imara açılması ile tekrar tekrar ortaya çıkmıştır. Türkiye bugün, 18 yıl önceki 17 Ağustos 1999 Marmara depreminden daha iyi durumda değildir. Yer seçimi kararlarında, yapı tasarımı, üretimi ve denetiminde bilimsel, bütünlüklü bir düzen yoktur. Zira dolgu alanları, dere yatakları ve kıyılar imara açılmakta, her yere AVM ve gökdelenler yapılmaktadır. Yanlış kentsel dönüşüm uygulamaları ve yanlış mega projelerin artması, su yatakları ile yeşil alanlar arasındaki bağların koparılması, sel-su baskınlarının artması, ısı adalarının oluşması, depremlerin yıkıcı etkilerini artırıcı sonuçlar oluşturmaktadır” dedi.
“Rantçı yaklaşım reddedilmelidir”
Çakar sözlerini şöyle tamamladı: “Yapı denetimi uygulamasını yönlendiren kararlar ve ilgili tüm mevzuatın, TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla düzenlenmemesi durumunda ülkemizi yeni büyük sosyal afetler, sosyal yıkımlar beklemektedir. Depremlere karşı önlemler bütünlüğü, güvenli yapılaşma ve halkın sağlıklı kent ve doğal çevre hakkı için neoliberal piyasacı ve rantçı yaklaşımlar reddedilmelidir. Depremler ve büyük doğa olaylarına karşı bütünlüklü, sağlıklı, insanca bir yaşam ve çevre için alınması gereken önlemler ivedi bir öneme sahiptir. Bunun için, mevcut Yapı Denetim Yasası’nın öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi ve öngörülen teknik müşavirlik şirketi modeli yerine uzmanlık ve etik niteliklere sahip yapı denetçilerinin etkinliğine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir planlama, tasarım, üretim ve denetim süreci modelinin benimsenmesi gerekmektedir.”