Çeşmeli Avukat Doğan Deyirmenci, SİT kararları ve İmar Planları ile ilgili olarak vatandaşın aleyhine olan durumlarda, süresi içinde dava açılması gerektiğini belirterek, "Dava açma süreleri kesin olup, geçirilmesi halinde, vatandaş aleyhine yaratılmış olan olumsuzluklar kesinleşmiş olacaktır" diyerek uyarıda bulundu.
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin ,10.04.2016 tarih,05.353 sayılı kararı ile onanan, Urla İlçesinin bir bölümünü ve Çeşme, Karaburun ilçelerini kapsayan alanda İzmir Büyükşehir Belediyesince hazırlanan İzmir Batı Bölgesi 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planı'nın 28 Ağustos tarihinde askıdan indirildiğini hatırlatan Avukat Deyirmenci, yaptığı yazılı açıklamada, "Askı süresinde itiraz etmemiş olanlar ,27.10.2017 tarihine kadar, İzmir İdare Mahkemesinde dava açmaları gerekmektedir.İmar planında askı süresinde itiraz etmiş olanlar yönünden, itiraz sonuçlarını beklemeleri gerekmektedir.Zira, İzmir Büyük Şehir Belediyesince itirazları ile ilgili olarak mutlaka, menfi veya müspet bir karar verilip, kendilerine tebliğ edilecek, itirazlarının reddine karar verilmesi halinde, bu kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren,60 gün içerisinde yine İzmir İdare Mahkemesinde iptal davası açmaları gerekecektir. Şayet itirazları kabul edilir ise, zaten beklentileri gerçekleşmiş olacak ve dava açmalarına gerek kalmayacaktır" diye belirtti.
60 gün içinde dava açılması gerekiyor
İzmir 1 ve 2 Nolu Tabiat Varlıklarını Koruma komisyonlarının "nitelikli doğal koruma alanı" ve "sürdürülebilir doğal koruma ve kontrollü kullanım alanı" olarak tesçil edilmesinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylandığına dair tesçil kararının 14 Eylül tarihinde askıdan indirildiğini açıklayan Avukat Deyirmenci, "Askı süresinde itiraz etmemiş olanlar yönünden, 13.11.2017 tarihine kadar, İzmir İdare Mahkemesinde dava açılması gerekmektedir.Askı süresinde itiraz etmiş olanlar yönünden, itiraz sonuçlarını beklemeleri gerekmekte, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca itirazları ile ilgili olarak menfi (itirazı reddi) bir karar verilip, kendilerine tebliğ edilmesi halinde, aynen imar planına itirazda olduğu gibi, itirazın reddi kararının kendilerine tebliğ tarihinden itibaren, 60 gün içerisinde, yine İzmir İdare Mahkemesinde iptal davası açmaları gerekecektir" diye açıklamada bulundu.
Doğan Deyirmenci, belirtilen dava açma sürelerinin kesin olduğunu vurgulayarak, "Sürenin geçirilmesi halinde, gerek imar planı ve gerekse de sit kararları ile vatandaş aleyhine yaratılmış olan olumsuzluklar kesinleşmiş olacaktır" dedi.
"Vatandaş ciddiyetin farkında değil"
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca daha önce yürürlüğe sokulan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni imar planında ve daha önce yürürlükte olan 1/25.000 ölçekli Nazım İmar planında "konut alanı" olarak tahsis edilmiş bir taşınmazın,"tarım alanı" olarak tahsis edebildiğini ve daha önce sit alanı dışında kalmış bir taşınmazın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kararı ile " nitelikli doğal koruma alanı" olarak ilan edilebildiğini belirten Deyirmenci, "Her iki durumda da taşınmaz sahibi, tapuda malik olarak kalsa bile, taşınmazının değeri, idari karar ile 1/10'una düşmekte, önceki durumda belediyeden ruhsat aldıktan sonra inşaat yapılabilecek iken, inşaat yapmak şöyle dursun, çivi çakılamaz hale gelmektedir. Bu nedenle, hem imar planı hem de, sit kararları vatandaş açısından çok önem arz etmekte, ciddi şekilde takip ve kontrol edilmesi gerekmektedir. Aksi halde, telafisi imkansız zararların doğması kaçınılmazdır. Ancak vatandaşımızın olayın ciddiyetinin farkında olmadığını, maalesef gözlemliyorum" diyerek uyarıda bulundu.
"Parsellerin tamamına yakını yerli halkın elinden çıkmaya mahkum"
Tansaş arkası olarak adlandırılan bölgede İzmir Büyükşehir Belediyesi'nce İmar Yasası 18.madde uygulama çalışmaları yapılmakta olduğunu ve yakın tarihte askıya çıkarılacağının bilindiğini açıklayan Avukat Deyirmenci, "Çeşme nin İzmir Büyükşehir Belediyesi kapsamına katılmasından önce, Çeşme Belediye Meclisi kararı ile, söz konusu bölgede 1/5000 ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planları yürürlüğe konulmuş, söz konusu imar planı ve plan notları ile 3.kat inşaat yapılabilecek iken, bölgede taşınmazı bulunan bir kişinin imar planının tümden iptal istemi ile açtığı davada verilen kısmı iptal kararı sonrasında, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisince, İdare Mahkemesinin iptal kararı kapsamında plan değişikliği yapılır iken, '3 kat inşaat yapılmasına ilişkin imar plan notunu, 2 kat şeklinde değiştirerek', o bölgedeki taşınmaz sahipleri için,çok büyük mağduriyetlere sebep olunmuştur. Şimdi de, 18 uygulaması ile %33.54 olarak belirlenen DOP ve KOP payına ilaveten, uygulamaya girecek tüm tarlaların, yaklaşık 16.59 payının, rekreasyon alanlarında şuyulandırılacağı, böylece DOP,KOP ve rekreasyon payı toplamının %50,13 olacağı, 2000M2'lik tarla sahibinin yaklaşık 998 M2 imar parseline sahip olabileceği, böylece zayiat oranının %50'yi geçeceği ifade edilmektedir. Her ne kadar "rekreasyon alanı"na şuyulandırmanın, DOP,KOP alınması olarak değerlendirilemeyeceği, bu alanlarda yüzdesi düşük de olsa, yapılaşmaya izin verildiği" söylenebilirse de, imar planında öngörülen rekreasyon alanlarının, ortalama 5000,10.000M2 lik ada bazında parseller olduğu,bu ada bazında parsellere bir çok tarla sahibinin 1000,2.500M2 lik hisseler verilmek suretiyle şuyulandırılacağı, sonraki süreçte hiç bir Çeşmeli tarla sahibinin, diğer hissedarlar ile mutabakat sağlayıp, onların hisselerini satın almasının ekonomik nedenlerle mümkün olamayacağı, sonuçta açılacak ortaklığın giderilmesi davaları ile, bu ada bazında parsellerin İstanbul vs dışarından gelecek ekonomik yönden güçlü kişilerce satın alınacağını, bu nedenlerle aslında bu ada bazında parsellerin tamamına yakınının yerli halkın elinden çıkmaya mahkum olduğu, yaşanarak görülecektir" iddiasında bulundu.
18 uygulamasının askıya çıkarıldığı süreçte, bu bölgedeki taşınmaz sahiplerinin dikkatli davranmalarını,aleyhlerinde bir durum olması halinde, askı süresinde itiraz etmeleri konusunda uyarıda bulunan Deyirmenci, itirazlarının red edilmesi halinde, 60 günlük sürede, İdare Mahkemesinde dava açmalarını, hak ve menfaatlerinin hukuki mücadelesini vermeleri gerektiğini sözlerine ekledi.