ADD Çeşme Şubesi, BES Çeşme Temsilciliği, ÇYDD Çeşme Şubesi, Çorumlular Yardımlaşma Derneği, Doğu-Der, Eğitim-Sen Çeşme Temsilciliği, Genel-İş Sendikası, Pir Sultan Abdal Derneği Çeşme Şubesi ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Çeşme Temsilciliği'nden oluşan Çeşme Demokrasi Platformu'nun davetlisi olarak Çeşme'ye gelen DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, "Türkiye'nin Geleceği ve Referandum" konulu bir panelde Çeşmelilerle buluştular.
Panele, Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, Belediye Başkan Yardımcısı Şakir Karadede, Belediye Meclis Üyeleri, CHP İlçe Başkanı Ekrem Oran ve çok sayıda Çeşmeli katıldı.
"Ortak görüşümüz, sandıklardan 'Hayır' çıkarmak"
Panelde Türkiye'nin geleceği ve referandum hakkındaki görüşlerini açıklayan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, siyasi partiler ve sendikaların farklı pencerelerden baktıklarını, ancak ortak görüşün 16 Nisan'da sandıklardan "Hayır"oyu çıkarmak olduğunu vurgulayarak, "Ulusal Kurtuluş Savaşı mücadelesindeki, başta Çanakkale'deki şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaya hakkınız yok. Bizim inandığımız liderlerimiz, önderlerimiz var. Biz, Genel Başkanımız Kemal Türkler'in mezarı başında, bedeli ne olursa olsun, bu ülkeye, demokrasi, insan hakları, barış ve kardeşlik için mücadele edeceğimiz sözünü verdik. Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanımız, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yattığı Anıt Kabir'e gittiğimizde de aynı sözleri söylüyoruz. Biz, başta Gazi Mustafa Kemal için, mazlum halklar için, Kemal Türkler için, 1 Mayıs Birlik Mücadele Dayanışma Günü'nde can veren şehitler için, Erdal Eren için, 10 Ekim'de barış, demokrasi, özgürlük mücadelesi için Ankara'da kaybettiğimiz barış elçileri için, bu topraklarda eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış, özgürlük mücadelesi veren, aramızda olmayan karanfiller için, Gezi direnişinde kaybettiğimiz o güzel insanlar için ayağa kalkalım diyorum, hayır diyorum" dedi.
"Kimseye bu ülkenin tapusunu vermeyeceğiz"
Referanduma sunulan Anayasa değişikliğine bakıldığında, Yasama, Yürütme ve Yargı'nın yetkilerinin Cumhurbaşkanı'nın elinde toplanacağını ifade eden DİSK Genel Başkanı Kani Beko, "Böylece Kuvvetler Ayrılığı gidecek. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tek adam iktidarına bırakılacak. devlet, Meclis'ten çıkarılan kanunlar yerine, kararnamelerle yönetilecek. Yürütme erki, artık Meclis'e karşı sorumlu olmayacak. Bakanlar Kurulu olmayacak, Cumhurbaşkanı'nın atamış olduğu memurlar olacak. Meclis ve vekiller etkisiz hale gelecek. Cumhurbaşkanı Meclis'e karşı sorumlu olmayacak. Baktığınızda, eğer 'Evet' çıkarsa, Yasama, Yürütme, Yargı doğrudan Cumhurbaşkanı'na verilecek, Kamu Yönetimi Kanunu çıkarıldığı dönemlerde, bizler Deli Dumrullar gibi sokaklardaydık. Ne yaptılar? kara yollarını, hava yollarını, deniz yollarını, Tekel'i, Şeker Fabrikalarını o dönemlerde özelleştirdiler. Biz, o dönemlerde de özelleştirmeye de, taşeronlaştırmaya da karşıydık. Yürüyüşler, direnişler yaptık. Özelleştirmeler sonucunda bütün bunların hepsinin tapuları bunlarda. Şimdi ne diyorlar, 'Bunların hiçbiri yetmez, siz bana 16 Nisan'da Türkiye'nin tapusunu vereceksiniz'. Biz de DİSK olarak karar verdik; kesinlikle, Ulusal Kurtuluş Savaşı ile belirlenmiş olan bu ülkenin tapusu, önce Mustafa Kemal'e ve bu ülkede şehit olan şehitlerimize aittir. Kimseye bu ülkenin tapusunu vermeyeceğiz" diye konuştu.
"Kiralık İşçi Yasası mutlaka iptal edilmeli"
Kiralık İşçi Yasası'na karşı çok direniş yaptıklarını, ancak durduramadıklarını vurgulayan Kani Beko, "Bu, 21. yüzyılın utanç verici bir yasasıdır. Kiralık işçi, sendikalı olamaz. kiralık işçinin iş sağlığı, iş güvenliğinden faydalanamaz. Kiralık işçi, işsizlik sigortasından faydalanamaz. Kiralık işçinin kıdem tazminatı olmaz. Kiralık işçi, 6 ay ya da 8 ay sonra işsiz kalacak. Çünkü yasa böyle. Kiralık bir işçiyi, 8 aydan fazla çalıştıramazsınız. Dünyada 10 milyon işçi kiralık işçi olarak çalışıyor. Türkiye'de 300 özel istihdam bürosu var. Önümüzdeki dönemde, 6,5 milyon işçiyi, kiralık işçi olarak çalıştıracaklar. Biz bunu kitap haline getirdik. Ama bizim söz hakkımız olmadığından dolayı, CHP'ye verdik. CHP, Kiralık İşçi Yasası'nın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yaptılar. Yani biz, Anayasa Mahkemesi'nden bir adalet bekliyoruz. Kiralık İşçi Yasası'nın mutlaka iptal edilmesi gerekir. Yoksa çocuklarımız ve torunlarımızın geleceği, AKP tarafından, uluslararası sermaye tarafından ipotek altına alınacaktır" şeklinde konuştu.
"Bireysel Emeklilik Fonu, bir tuzak"
Birçok kurum ve bankanın Varlık Fonu'na devredildiğini hatırlatan DİSK Genel Başkanı Beko, "Buradan işçi arkadaşlarıma soruyorum, kıdem tazminatlarımız yarın öbür gün kanun hükmündeki kararname ile tamamını Bireysel Emeklilik Fonu'na aktarıldığında, bizim gidecek bir mahkememiz var mı? Yok. Dün, 4 milyon çalışan Bireysel Emeklilik Fonu içerisine alındı. Bireysel Emeklilik Fonu'na alınanları uyarıyorum; sakın ola, Bireysel Emeklilik Fonu'na üye olmayın. Bireysel Emeklilik Fonu bir tuzak. Hatırlarsınız, Şili'de, Pinochet diye bir diktatör vardı. İktidarı ele geçirince yaptığı ilk şey, Meclis'ten Bireysel Emeklilik Fonu'nu geçirmek oldu. Bu nedenle, Bireysel Emekli Fonu hakkında ayağa kalkmanın tam da zamanı. Bu Bireysel Emeklilik Fonu'nun gideceği yer de belli. Biliyorsunuz Kanal İstanbul Projeleri var. Bireysel Emeklilik Fonu'nda belirli bir miktar biriktikten sonra, gideceği yer; Kanal İstanbul Projesi" dedi.
"İhracat yapamaz hale geldik"
Devletin, özel sektör ile beraber, borç stokunun 450 milyar doları bulduğunu ifade eden Kani Beko, "'Ey Rusya' dedin, Antalya'ya bir bomba atıldı. Rus turizmini bitirdi. Türkiye'nin turizm bölgelerini bitirdi. Sadece turizmciler değil, çiftçiyi, köylüyü bitirdi. Çeşme'ye gelen turistlere, sebzeyi, meyveyi, yumurtayı kim veriyor? Sen köylüleri bitirdin. Irak'la, İran'la kavga ettin. Yetmedi, Mısır'la kavga ettin. Bir tek Barzani kaldı. Herkesle kavgalıyız. İhracat yapamaz hale geldik. 2016 yılında 100 milyar dolarlık ihracat yapmışız. 250 milyar dolarlık ithalat yapmışız. Cari açık alabildiğine yüksek. Cari açık, işsizlik, açlık, sefalet demek. Yani biz, ürettiğimizi ihraç edemezsek, cari açık kapanır mı? Mümkün değil kapanmaz. Bu borç stoklarını bizim çocuklarımızdan alacaklar" diyerek kaygılarını açıkladı.
"Bu bir varoluş, yokoluş meselesidir"
Pir Sultan Abdal Derneği ve Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya da panelde yaptığı konuşmada, Anayasa değişikliği ile getirilmek istenenleri herkesin okuduğunu belirterek, "Şu anda beğenmediğimiz, demokratik bulmadığımız, bizim irademizin Meclis'e yansımadığı bu Meclis'i, nasıl içini doldurarak demokratik bir parlamenter sistem haline getiririz, toplumun tüm kesimlerinin Meclis'e yansımasını sağlarız derken, bu Meclis'i ortadan kaldırılarak tüm idare tek adamın eline veriliyor. Yarın dese ki, 'Ben İstanbul'u ayrı bir idare şekline büründürdüm'. Buna engel olan bir yasa var mı? Yok. Yarın dedi ki, 'Ben 10 tane Cumhurbaşkanı Yardımcısı atayacağım, bunu da yarenlerimden yapacağım'. Bir engel var mı? Yok. Dese ki, 'Ben idari mekanizmayı tümden değiştireceğim'. Engel var mı? Yok. Şark kurnazlığıyla toplumu manipüle etmek istiyorlar. Nereden, nasıl bakarsanız bakın, geleceğimizi ipotek altına almak istiyorlar. Eğer 'Evet' çıkarsa, korku dolu Türkiye'de kardeş kavgası, farklılıklar arasında çatışma hızlanacaktır. Böyle olumsuz bir kara tabloyla karşı karşıya kalmamak için, ilkeli, kararlı, yumuşak bir şekilde toplumsal kesimlere seslenmek zorundayız. Yaşanabilir bir ülke mücadelesine onları katmak zorundayız. Bu bir varoluş, yokoluş meselesidir. Eğer 'Hayır' çıkarsa, inanıyorum ki, bu toplum, tüm farklılıkları, yeni, yaşanabilir bir Türkiye yaratmak, demokratik bir Anayasa yapmak kararlılığını göstermiş olacaktır. Eğer 'Evet' çıkarsa, kaybımız artacak ve direncimiz kırılacak. Direncimiz kırılınca da, azınlıkların bertaraf edilmesi ile karşı karşıya kalınacak. Eğer 'Evet' çıkarsa, Alevilerin hedef haline geleceğini düşünüyorum" diye konuştu.
"Türkiye'nin geleceği ve referandum" konulu panel, dinleyicilerin sorularının panelistler tarafından yanıtlanmasının ardından sona erdi.