İzmir Ticaret Borsası Arge Müdürlüğü Uzman Yardımcısı Övül Sökeli, İzmir Ticaret Borsası Dergisi için hazırladığı ‘Gıda Enflasyonu’ raporunda gıda giderlerinin bütçede en çok yoksul kesiminde yoğunluk gösterdiğini kaydetti. Sökeli, “Yoksul yüzde 20’lik kesimin bütçesinde en büyük paya sahip olan kalem gıda harcamalarıdır. Dolayısıyla gıda fiyatlarındaki şok etkisi söz konusu kesimin reel harcamalarını negatif yönde etkilemektedir” dedi.
Gıda fiyatlarının sürekli artması nedeniyle gıda enflasyonunun yaşandığı konusunda bilgi veren Sökeli, “Gıda ürünleri tüketim ihtiyaçlarında birincil öneme sahip olması sebebiyle tüm dünyada üretimi ve fiyatlandırılması açısından çok büyük bir sosyal, ekonomik ve siyasi öneme sahiptir. Türkiye’de de gıda ürünleri, başta enflasyon olmak üzere alım gücü, istihdam gibi önemli makroekonomik değişkenleri etkilemektedir. Ülkemizde tarım arazileri uzun vadede daralmakta, ithalat ihtiyacı her geçen gün artmaya devam etmektedir. 2007-08 gıda krizi sonrası tüm dünyada gıda ürünleri fiyatlarındaki değişkenlikler makul seviyelere ulaşmışken, Türkiye’de fiyatların düzenli olarak yükseliyor olması üzerinde kafa yorulması gereken önemli bir konudur” dedi.
Gıda enflasyonunun ilk olarak dar gelirli ve orta sınıfı etkilediğini aktaran İzmir Ticaret Borsası Arge Müdürlüğü Uzman Yardımcısı Övül Sökeli, “Harcama dilimlerine göre en yoksul yüzde 20’lik kesimin bütçesinde en büyük paya sahip olan kalem gıda harcamalarıdır. Dolayısıyla gıda fiyatlarındaki şok etkisi söz konusu kesimin reel harcamalarını negatif yönde etkilemektedir” dedi.
“Çocuklarının gıda harcamalarından kesiliyor”
TEPAV’ın yaptığı Türkiye Refah İzleme Anketi’nden çıkan sonuçlar ile en yoksul kesimin 2009 yılında gıda harcamalarını düştüğünün ortaya konduğunu ifade eden Sökeli, “Araştırmaya göre kent merkezlerinde yaşayan en yoksul yüzde 20’lik dilimdeki ailelerin dörtte üçü gıda tüketimlerini, aynı gruptaki ailelerin yarıya yakını da çocuklarına ait gıda tüketimlerini azaltmışlardır. Gıda fiyat şoku ile ekonomik krizin neden olduğu gelir azalışı karşısında yoksul kesimin genelde harcamalarını kısarken, gıda harcamalarından da tasarruf yapmak zorunda kaldığı gözlemlenmektedir. Dünyanın en büyük 18. ekonomisi olan ülkemizde ailelerin çocuklarının gıda harcamalarından kesmek zorunda kalması elbette ki oldukça üzücü bir durumdur” dedi.
Tarım arazilerinin uzun vadede daraldığını genç nüfusun tarım sektörünü terk ettiğini kaydeden Sökeli, “Ülkemizde tarım arazileri uzun vadede daralmakta, ithalat ihtiyacı her geçen gün artmaya devam etmektedir. 2007-08 gıda krizi sonrası tüm dünyada gıda ürünleri fiyatlarındaki değişkenlikler makul seviyelere ulaşmışken, Türkiye’de fiyatların düzenli olarak yükseliyor olması üzerinde kafa yorulması gereken önemli bir konudur. Fiyat artışlarının ekonomik, sosyal, coğrafi, politik birçok nedeni bulunabilmektedir. Enerji fiyatları ve diğer girdi maliyetlerindeki yükseliş, küresel ısınma, kuraklık, ekim alanlarındaki değişimler, tarım ürünlerinin türev piyasalardaki işlem yoğunluğunun artmasıyla oluşan spekülatif hareketler bu nedenlerin arasındadır. Bunun yanı sıra Türkiye piyasasında üretici ve perakende fiyatları arasındaki yüksek farklılıklar da dikkatlerden kaçamayacak düzeydedir. Bu soruna yönelik olarak Ocak 2015’te Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun çıkartılmış, kanun çerçevesinde serbest piyasa ortamında etkin ve sürdürülebilir rekabet şartları oluşturulması, perakendeciler ile üretici ve tedarikçiler arasındaki ilişkilerin düzenlenerek tüketicinin mağduriyetinin önlenmesi amaçlanmıştır. Ancak söz konusu düzenlemelerin henüz yeterince etkin olmadığı görülmektedir” dedi.
“Kayıt sistemi iyi işlemiyor”
Sebze ve meyve ticareti ile hal kayıt sistemi oluşturulmuş olmasına rağmen sistemin iyi işlemediğine dikkat çeken Sökeli “Sistemin etkin işlemesi henüz sağlanamamıştır. Söz konusu sistem ticaretin kayıt altına alınmasını sağladığı gibi, ürün stok ve fiyatlarının takibini düzenleyecek ve kolaylaştıracaktır. Bu sebeple gıda ve tarımsal ürün piyasaları izleme ve değerlendirme komitesince toptancı hallerinin modernizasyonuna ilişkin çalışmalarda gelinen aşamaların tüm süreçleri değerlendirilmektedir. Gıda fiyatları, genellikle politika yapıcılar tarafından değişkenlikleri ve sürekli olmayışları sebebiyle enflasyon hesaplamalarının dışında tutulmaya çalışılır. Buna karşın aslında gıda enflasyonu gelişmekte olan ülkelerde hem gıda dışı kalemlerden daha dirençlidir hem de genel enflasyonu daha çok etkiler. Bu doğrultuda, özellikle son yıllarda global emtia fiyatlarının oldukça yüksek olması sebebiyle tüm dünyada gıda fiyatlarının genel enflasyonun yanlış hesaplanmasına yol açtığını savunan bir “çekirdek enflasyon” politikası mevcuttur. Buna göre gıda fiyatları enflasyon beklentisinde tutarsızlıklara ve uygulanan politikaların başarılı olup olmadığının doğru değerlendirilmesine engel olmaktadır” diye konuştu.