Büyük Efes Oteli’nde 31 yıl önce bir düğünün “Onur Konuğu”ydu…
O gece, “Şarkılar Seni Söyler”i de “Dalgalandım da Duruldum”, “Ferayedir Kızımın Adı”, “Benzemez Kimse Sana”yı da söyledi…
"Ormancı"yı da!..
Bir ara masadan aldığı rakı kadehini, “Çok susadım”deyip dikti ve davetlilere sordu:
“Var mı benimle Zeybek oynayacak Efe?”
Sahneye; “Kalbi de dev adam” Altınordulu İsmet Hancıoğlu çıktı.
Sazlar “İzmir’in Kavakları”nı çaldı, birlikte oynadılar.
Ardından da “Harmandalı"...
O muhteşem geceyi hiç unutmadım.
Ne zaman Müzeyyen Senar dinlesem, ismini duysam oynadığı Zeybek, muhteşem şarkıları gelir usuma.
Bir de, “Adamı Adam Eden” anacığım; “Çakır !..”
Çünkü; onun da ismi MÜZEYYEN’di!..
***
Kekemeydi.
10 yıl konuşamadı!
Ama kekemeler çok iyi şarkı söylerdi!
Hep "şarkılar onu söyledi", "o kimseye benzemedi"..
Kendi ifadesiyle, “Yaşamı 10 bin kadının hayatına denk”ti…
Sesine yansırdı onca yaşanmışlık.
Hiç gelinlik giymeden üç evlilik yaptı.
Herkes onu sevdi, o sadece bir kişiyi -son eşini- sevdi.
Bunu da yüreklice söyledi:
“Suudi Arabistan Sefiri Tevfik Hamza!’’
Sonra "şarkıcı" diye dönemin hükümeti karşı çıktı evliliğe, ayırdılar onları!
O günlerde Ahmet Telli’nin dizelerindeki gibiydi Müzeyyen Senar:
“Dipte: Acının ve can sıkıntısının,
Boşluğun ve en beterin dibinde,
Solungaçları tıkanmış bir balık!’’
***
Mustafa Kemâl Atatürk ünlendirmiştir Senar'ı.
Onun huzurunda şarkılarını söylediği günü şöyle aktarır;
""Kendimi çok mutlu hissettim. Gözümün önünde Ulu Önder, ben ve şarkılar vardı. Gel bakalım hanım kızım. Otur şöyle yanıma dedi.Çekine çekine oturdum. Atatürk, "Bu ne güzel ses durma, devam bakalım."
Tatyos Efendi’den “Mani oluyor halimi takrire hicabım”ını da…
“Alişimin Kaşları”nı da söylemiştir O’na…
Bursa Çelik Palas’ta Uruguaylı Rodriguez’in
“La Cumparsita”sı ile dans etmiştir Gazi Paşa ile…
****
Sahnelere solist kavramını getiren, mikrofonu ilk kullanandır.
“Kırmızı Ruj”u olmazsa olmazıydı!
Çok sevdiği rakıya; elmayı kırarak eşlik ettirirdi!
Özgür ruhluydu..
Sıklıkla Anadoluhisarı’na demirlediği teknesinde kalırdı.
Balıkçılar, martılar; en iyi dostları olurdu o günlerde.
****
"Babam beni yedi yaşındayken Müzeyyen Senar''ın Tepebaşı''ndaki programına götürdü. Sahneye çok şık yeşil bir tuvaletle çıkmıştı ama önünde bir şey sürüklenerek taşınıyordu. 'Neden böyle sahneye çıkıyor?" diye sorduğumda babam 'Çünkü Müzeyyen Hanım bebek bekliyor,' dedi. Sevgim o kadar büyüktü ki, dakikalar saniyeler gibi akıp geçti."
İnci Çayırlı Hocadandır bu anektod...
****
Hayatını yazmış 35 yıllık Dostu Raci Dikici de şunları paylaşmıştır;
"Tılsımını adının harflerinde taşıyan bir imge...
Dudaklarının arasında dökülen tek notayla milyonların yüreğini titreten eşsiz bir ses... Gözlerinin ışığıyla bulunduğu ortamın aurasını değiştiren bir eda...
Seslerin ve ezgilerin büyüleyici dünyasına adanmış bir yaşamın öznesi...
Sözcüklere sığmaz bir kadın...
İhtişamlı bir geleneğin klasiklerinden, günümüzün gönül okşayan fantezilerine uzanan musikimizin doruktaki değerlerini en özgün ve özenli biçimiyle geniş halk kitlelerine benimseten yüksek icranın eşsiz bir örneği...
Müzeyyen Senar;
"Bir Devdir Bir Devirdir!.."
****
Yurtdışında konser veren ilk sanatçıydı.
Ondört yıl önce felç geçirdi, sonra da sesini yitirdi
Sevdalandığı İzmir’de verdi “Son selamı”nı beş yıl önce...
***
“Sanat perilerinin seslerini ödünç verdiği” Müzeyyen Abla!
Şadan Gökovalı Hocam; “Özdeşleştiğin’’ güftesi Rüştü Şardağ’ın,
bestesi Fehmi Tokay’ın “Benzemez Kimse Sana/Tavrına
Hayran Olayım’’ını, İzmir Fuarı’nda
adının verildiği Çamlık Senar’ı terketmeyen
bülbüllerin de şakıdığını söylüyor!..
****
Şarkıları hayatımıza anlam kattı.
Eski bir radyoda!
Eski bir şarkıda!Eskimeyen sesiyle ...
"Benzemez Kimse Sana/ Tavrına Hayran Olayım"diyordu Müzeyyen Senar!
****
Renkler, izler, anılar...
Birbirinden güzel şarkılar bıraktı...
14 yıldır biri bile eksilmeden, eskimeden duruyor.
Sonsuz müzik içinde, sonsuz uyu Cumhuriyetin Divası!..