Ceylanın gözünden bakarsan, onu vuramazsın”
(Gide Gide)
Bir ömür; tam 89 yıl…
Yazıyla, oya sözcüklerle, daktiloyla…
Fotoğraf makinesi, röportajlar ile...
Renklerle...
Boyalarla...
Fırça, paletiyle...
Tuvaller…
Resimleri..
Sergileri…
Hayvanlarıyla; özellikle dağ keçileri ile,
Dolu dolu insan sevgisi ile,
Dost biriktirmekle geçmiştir.
Türkiye'yi bir uçtan bir uca gezmiştir.
Tablolarındaki keçiler ve sürmeli Anadolu kadınları da, kendisiyle özdeşleşmiştir.
****
Cumhuriyetin yetiştirdiği "Bir Koca Çınar'’dır
Fikret Otyam…
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde,
Resim Bölümü’nde okumak,
en büyük arzusuydu.
Gerçekleştirdi de!
Ressam Ozan Bedros (Bedri Rahmi Eyüboğlu) ustası’ydı!
Gazetecilik aşkı da “çok’’büyüktü!..
Cumhuriyet’te “Gide Gide’’ dizileri hazırladı.
“Uy Babo’’, “Karasevdam Anadolu’’,
“Mayınlar Çiçek Açmaz’’, “Hu Dost’’,
“Ceylanlar Suya İndi’’, “Ha Bu Diyar’’
burcu burcu Anadolu kokan
kitaplarından bazılarıydı
Fikret Otyam’ın…
****
Sıkı Atatürkçü, Cumhuriyet'çiydi...
Verdiği bir röportajda şunları söylemiştir;
"Atatürk’ün devrim ve ilkelerinin nimetleriyle, öğretileriyle büyüdüm bu yaşa geldim ki binlerce şükür.. Atatürk’ün emanetlerine koşullar ne olursa olsun bağlı kaldım; savaştım karşıtlarıyla yazıyla, fotoğrafla, fırçamla..."
****
Yakın dostu Orhan Kemâl şöyle anlatmıştır Usta’yı:
“Bütün yazıları, çizgileri,
Hatta fotoğraf çekimlerine rağmen,
Fikret Otyam, her şeyden önce,
Alabildiğine yakın bir dost!..
Bu dostluğun rengi, kokusu, tadı var.
Meselâ; dallarda geveze bir bülbül,
Güneş vurmuş pırıl pırıl bir su,
Yamaçlarda yansıyan çapkın bir aşk türküsü,
Picasso’dan rasgele birkaç desen,
Hatta Sait Faik’in ‘Hişt Hişt’ hikâyesindeki,
Burgaz baharı yüklü taptaze bir pasaj…”
"Yol Arkadaşı" ne güzel tanımlamış,
Otyam'ı…
Otyam da Orhan Kemâl'in vefatının ardından(5 Haziran 1970) şöyle demişti;
"Dünya halkları gerçek bir insanı, usta bir yazarı ezilmeyen, yılmayan bir dostunu yitirdi.''
****
Otyamlı bir anekdot paylaşalım ...
Bir gün Yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in; bir kitabındaki 'Sigara İçen İhtiyar' fotoğrafını izinsiz olarak yağlıboya tablosuna aktardığını gördü Otyam Usta.
Açtığı dava ile de 1 lira tazminata mahkum ettirdi!
Evren mahkemede; ''Davaya konu olan fotoğrafı bana Ankara'dan Mehmet Ali Birand, resim yapmam için göndermişti'' dedi.
Evren, resmin dava konusu olması nedeniyle Mehmet Ali Birand'ı arayarak durumu anlattığını, Birand'ın da fotoğrafın slaytının kendisinde olduğunu, fotoğrafı sanatçının 20 sene önce sattığını, üzerinde hakkı bulunmadığını söylediğini ifade ederek, ''Mahkeme kararını tekrar temyiz edebilirdim ama etmedim. Zaten önemli bir şey değil.
1 lira da yatak odamda duruyor. Hani eski gümüş 1 liralardan. Götürüp kendisine vereceğim'' diye konuşmuştu o günlerde.
****
Vefalıdır, yufka yüreklidir, yüreğıni dostlarına sonuna kadar açandır.
Bir örnek hemen;
Fikret Otyam, 60'li yıllarda Ankara’da gidecek yeri olmayan Mahsuni Şerif’e sahip çıkar.
Mahsuni de o günleri şöyle anlatır:
“Aylarca evinde öz evlat gibi şefkat gördüm. Unvana giden yolların besmelesi sevgili Otyam Babanın evinde başladı. Ömrüm boyunca manevi babam olan güzel Otyam’ı saygıyla sevmeye devam edeceğim.
****
1970 yılında TÜBİTAK’ta başlatılan greve Abidin Dino, Metin Altınok gibi sanatçılarla birlikte katılır.
Camlara asılan panolara resim yaparlar.
****
Yılmaz Odabaşı dizeleridir;
“Gözlerini Cemal Süreya yazsın,
Saçlarını Rıfat Ilgaz,
Endamını Hasan Hüseyin Yazsın
Masumiyetini Sunay Akın
Dudakların Edip Cansever’den…
… Hasretin Nazım Hikmet’ten,
Sevdan Ahmed Arif’ten;
Okuyanın ben olayım
Yaşayanın da ben…’’
Biz de ekleyelim;
"O zaman resmini de Fikret Otyam çizsin!.."
****
"Ne kadar oturursak oturalım,
sonu gitmektir dostlar,
sefa ile uğurlayın bizi..."
derdi hep Otyam Usta.
Dostları, sevenleri, sevdikleri için;
"bu toprağın rengi , bu toprağın ruhu...
bu toprağın evlâdıydı"...
Beş yıl önce -tam da bugün aramızdan ayrıldı Fikret Otyam...
Yolun sonsuzluk, mirasın da Anadolu olsun güzel insan.
Bıraktığın izlere, renklere saygıyla...
#FikretOtyam
#9Ağustos2015